Avusturya koçu Constantini, Belçika önündeki silik oyunlarından memnun kalmış olmalı ki, (sakatlık nedenli 2 mecburi değişiklik hariç) kadrosuna sadece 1 rötuş yapmış. O rötüşla Yasin’le orta sahayı üçleyerek sağlamlaştırmış, umutlarını da tamamen duran toplara bağlamış. Constantini’nin bu çekingen tavrı, 60’lardaki oyuncu değişikliklerine kadar hem kendi takımını, hem maçı kilitledi. Avusturya bekleri Ekrem-Fuchs hemen hiç çıkmadıkları için korner/frikik filan kazanamadılar, duran top tehlikesi de yaratamadılar. Sert orta üçlüleri de bizim oyunumuzu bozduğu için biz pas serileri yakalayamadık, umudumuz sadece yetenekli futbolcularımızın sololarına kaldı. Neyse ki, iki büyük uluslararası yıldızımız Arda ve Gökhan’ın yüzde yüz olmayan sağlıkları bile bu maçın kaderini tayin edecek soloları yapmaya yetiyor.
Maç iki bireysel performansla kazanıldı, ama takım olma anlamında da ufak ufak gelişim gösterdiğimiz konular var: Öncelikle A milli takımımızda hemen herkes daha mutlu. Milli terapi, lig gerginliğiyle kampa gelen (Hamit, Servet gibi) futbolcularımızı rahatlatıyor. Bir tek Arda’nın rahatı yok; o, medya tribününe mesajlar vererek Emre abisinin yokluğunu aratmıyor! Her ikisinin de iyi insanlar olduğunu şahsen bildiğim bu adamların sahadaki bu hareketlerini Hiddink’le konuşmalarını öyle gönülden isterim ki… Çünkü bu kadar uzaktan bize bir şeyler öğretebilen o bilge adam, eminim yakınındaki gençlere çok değerli hayat tecrübeleri aktarabilir.
Bu maçta gelişim gösterdiğimiz bir diğer konu da duran toplardı. Müsabakanın ilk iki kornerinde Arda’nın ön direğe koşular yapıp Hamit’e şut alanları açışı muazzamdı. “Taçtan gol yenir mi?” veciz sözünün sahibi bir milletin taçtan gol atması da manidardı. Demek ki çalışınca, her bir ufak duran top kırıntısından gol umudu çıkarılabiliyormuş.
Sıkıcı maçtan bulabildiğimiz son olumlu puan da Selçuk-Burak ikilisine… Bana uyumlarıyla Tanju-Rıdvan’ı hatırlatıyorlar. Burak’ın hem 4’te hem 47’de yaptığı etkili driplinglerde Selçuk’un pasları vardı. Trabzon’da evde ve işte kurdukları süper arkadaşlıklarını milli takıma da yansıttı bu ikili. Bizi de (yabancı maddeler ve ulusal marş ıslığı nedeniyle çok utandığımız bu maçta) dostluk kökenli iyi oyunlarıyla teselli ettiler.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS