Hiddink’in kariyerine saygı duyuyordum, hâlâ duyuyorum… Federasyonun milli takımın başına (Trapattoni’yi değil) Hiddink’i getirmesini büyük bir başarı olarak değerlendirmiştim, hâlâ öyle düşünüyorum. Evet, Azerbaycan yenilgisi doğal bir felaket sayılır, ama Hiddink’le ilgili umutlarım hafta içinde duyduğum iki haberle tazelendi: Birincisi, Hollanda maçı için Belediyespor’dan bir oyuncunun (sanırım Gökhan Süzen’in) pasaportunun istenmesi… Demek ki Hiddink, 2014 kadrosu için çalışmalara Hollanda maçıyla başlayacak.
İkincisi ve daha önemlisi de Hiddink’in Nürnbergli Mehmet Ekici’yi arayıp milli takıma davet etmesi… Demek ki Hiddink döneminde gurbetçi oyuncularla bizzat Hollandalı hoca muhatap olacak ve umarım onları tribünde defalarca izleyerek milli takım iskeletini geliştirecek.
Yedi yaygın yanılgı
Ben, “Kara Salı” sonrası medyadaki yaygın deprem havasının, birçok doğruyla birlikte bir sürü yanılgıyı da içinde barındırdığını düşünenlerdenim. En yaygın yanılgılarsa şunlardı:
1) Euro 2012 şansımız kalmadı
Grup birinciliği şansımızın yüzde 1’ler düzeyine indiği doğru. Almanya’yı burada yensek bile Azerilere kaybettiğimiz 3 puan hesapları bozacaktır. Ama grup ikinciliği ihtimalimiz kalmamış gibi konuşmak, bilimsellikten uzak gözüküyor.
Galiba herkes, Almanların bütün maçlarını kazanacağını, grubun tepe dörtlüsünün de Azerbaycan-Kazakistan’a başka puan vermeyeceklerini varsayıyor. Bu durumda (biz Azerilere yenildiğimiz için) rakiplerimize karşı 3 puan dezavantajlıyız.
Olaylar böyle gelişirse o 3 puanlık dezavantajı da telafi etmek bizim elimizde: Belçika deplasmanından 1, Avusturya maçlarından da 4 puan alırsak iki rakibimize karşı üçer puanlık dezavantajları aramızdaki maçlarda halletmiş oluyoruz (Puan eşitliği yaşansa bile her ikisine de ikili averajda üstün oluruz).
Hatta eğer biraz işler yolunda gider, (Almanya’ya yenilsek bile) kalan bütün maçlarımızı kazanırsak en iyi ikinci olma şansımız da sürüyor. Hele Azeriler grup sonuncusu olursa (statü gereği sonuncularla oynanan maçlar dikkate alınmayacağı için), onlara yitirdiğimiz 3 puan da hükümsüz olacak.
En iyi ikinci olamayıp play-off oynasak da durum felaket sayılmaz. FIFA sıralamamız gereği 8 ikinci içinde ilk dörde girip kurada seri başı olma ihtimalimiz çok yüksek.
2) Bu jenerasyon bitti
Azerbaycan maçı sonrası manşetlerde Hakan, Tuncay gibi oyuncuların bileti kesilmiş, milli takımın bu neslinin bittiğine dair iddialar büyütülmüştü.
Euro 2012 sırasında Gökhan ve Selçuk 27, Sabri 28, Hakan, Semih 29, Hamit, Halil, Tuncay 30, Volkan, Servet ve Toraman 31 yaşlarında olacaklar… Yani en azından Euro 2012 için elimizde hiç de yaşlı sayılmayacak olgun bir neslimiz var. Şu anda bazılarının form durumları düşük diye bu nesli “bitik” kabul etmek büyük haksızlık. Mart 2011’de Avusturya maçı öncesinde Hakan Balta Galatasaray savunmasında, Tuncay da Stoke’un forvetinde düzenli oynuyor olurlarsa bu değerlerinizi milli takım harici bırakmanın bir anlamı var mı Allah aşkına?
Şu anda Hiddink’in yapması gereken 27-28 yaşındaki tecrübeli oyuncularını bitirmek/tüketmek değil, bir an önce kadroya onların sağlam alternatiflerini eklemek. 2012 ekibini kaybetmeden, 2014 kadrosunun da iskeletini kurmaya başlamak…
3) Kulüpler kötü!
“Avrupa kupalarında yalnızca 2 takımımız mücadele ediyor, kulüplerin bu performansından milli takım ürün alamıyor” teziyse kısmen doğru, kısmen yanlış…
Beşiktaş hiç fena gitmiyor. Bursaspor’un Ş.Ligi’nde ilk sezonunda tecrübe eksikliği çekmesi normal… Trabzonspor, Avrupa Ligi play-offunda 74 takım içinde katsayı sıralamasının birincisini çektiği için, tamamen kura şanssızlığıyla elendi.
Şu anda kulüp puanları bazında UEFA ülkeler sıralamasının 9’uncusuyuz. Euro 2008’de yarı final oynadığımızda 11’inciydik. Kore’de dünya üçüncüsü olduğumuzda sekizinciydik. Letonya faciası günlerinde de sıralamamız 10…
Yani kulüp performanslarında olağanüstü bir yükseliş ya da düşüş yok. Tabii ki Galatasaray’ın 2000 performansını bir daha yakalayamadık, ama şu anda da milli takımı olağan dışı etkileyecek bir dibe vurmuşluk hali yok.
4) Yerliler oynamıyor
“Milli takıma oyuncu yetişmiyor, çünkü Süper Lig’de yerliler oynamıyor” tezinin de pek sağlam bir dayanağı yok. Yedinci hafta Süper Lig’de sahaya çıkan 252 futbolcunun 157 tanesi (yani yüzde 62’si) Türkiye pasaportu taşıyor. Bu oranın uzun yıllardır İngiltere, İtalya gibi liglerde yüzde 50’nin altında dolaştığını unutmamak gerek.
5) Altyapıdan oyuncu çıkmıyor
Milli takımın alt yaş gruplarının üst yapıya oyuncu vermediği iddiası da enteresan. Almanya-Azerbaycan maçları için kadroda yer alan 26 oyuncumuzdan 21’i alt yaş gruplarında milli olmuşlar. 2003’te A2 olan Ömer’le, 2005’te A2 forması giyen Hakan Arıkan’ı da saymazsanız, doğrudan A milli olmuş sadece 3 adam var: Aurelio, Gökhan ve Hakan Balta…
Sizin ulusal kadronuzun 26’da 21’i, yani yüzde 80’i genç milli olduysa bu hiç fena bir oran değil. Tabii bugün de aynı oranı sürdürebilmeniz için, altyapı hocalarında istikrar sağlamanız şart.
6) Hiddink, İstanbul’da yaşamalı
Eğer Hiddink Hollanda’da yaşayıp, Almanya’ya, Avusturya’ya, Belçika’ya (daha yakın olduğu için) daha fazla gidecek ve daha çok maç izleyecekse bunda bir sakınca göremiyorum. 2 haftada bir Türkiye’ye gelip Süper Lig’de 3-4 müsabaka da izlemek kaydıyla tabii ki. Hiddink’i bir hafta Antep-Manisa, bir sonraki hafta Nürnberg-Mainz maçı tribünlerinde görseydik, eminim hiç kimse onun nerede ikamet ettiğiyle ilgilenmezdi.
7) Hiddink çok para alıyor
Eğer Mercedes otomobil almaya karar verdiyseniz, ona “Murat 124” fiyatına sahip olmanız mümkün değil. Hiddink, kendisini çok isteyen Chelsea’de kalsaydı ya da Juventus’a gitseydi de 7-8 milyon eurodan aşağı bir maaş almayacaktı.
Durum Quaresma, Niang, Anelka gibi oyuncuların transferlerine benziyor. Oyuncuların global markette bir değerleri oluşmuşsa ve siz ona sahip olmak istiyorsanız, bedelini ödemelisiniz.
Son söz
Milli takıma hâlâ güveniyorum… Ya da güvenmeye devam etmek istiyorum. Önümüzdeki 6 ay çok kritik… Hollanda maçı kadrosunda Gökhan Süzen ve Mehmet Ekici’nin yanı sıra Serdar Kesimal, Turgay, Hasan Ali, Volkan-Ozan-Haktan, Taner Yalçın, Necip, Oğuzhan Özyakup gibi adamlardan faydalanılması bizim için bir umut olacak. Hiddink’i bu bir ay içinde Türkiye’de/Avrupa’da farklı tribünlerde görmek de…
Başarıyı da başarısızlığı da abartmamak; 8 doğrunun yanındaki 2 hatayı düzeltmeye çalışmak ya da 8 yanlışın yanındaki 2 doğrunun hakkını vermek gerek. Bu 6 aylık ara, milli takımda doğruların sayısını artırmak için bir fırsat. Umarım o fırsatı, felaket senaryolarımızla heba etmeyiz.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS