• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 20 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 12 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
    • Çift Santrfor, Nesine, 24 Temmuz 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Milli Kulüpler Şampiyonası

Milli Kulüpler Şampiyonası
Uğur Meleke
Uğur Meleke
8 Haziran 2012

2000’lerin başında birisi çıkıp 2010’da Afrika’da neredeyse tarihin en iyi turnuvasının yaşanacağını, 2012’de de birçok ulusal takımın şampiyonluk potansiyeli taşıyacak kadar iyi durumda olacağını söylese herhalde inanmazdık. Çünkü 20’nci asrın sonuna doğru suni teneffüse girmiş milletler arası futbol, yeni yüzyılın başında ölüm sinyalleri yaymaya başlamış, kulüpler futbolunun yanına yaklaşamayacak kadar gerilemişti…

2000’lerin başında milletler arası futbolu solunum cihazına bağlayan başlıca iki neden şuydu: Birincisi, Faslı Abdülmecid Oulmers’in bir hazırlık maçında sakatlanması ve kulübü Charleroi’nın tazminat talebiyle mahkemeye gitmesi… Devasa bir soruna dönüşme potansiyeli olan bu konu 2010’da FIFA’nın kulüp takımlarına oyuncu başına tazminat ödemesiyle kısmen çözüldü ve şimdilik rafa kaldırıldı.

İkinci konunun ise kod adı “Yunanistan 2004”tü… Kurt hoca Otto Rehhagel’in 2004’te 1-0’a kodladığı Yunan takımının Avrupa şampiyonu olması, aynı dönemde Mourinho’nun Chelsea ile kazandığı bol 1-0’lı Premier Lig zaferi futbolda bir dönüşümün sinyalleri anlamına geliyordu. Genel kanı artık Hollanda’88 ya da Milan’92 gibi takımların tarihe gömüldüğü, güzel futbolun romantizm, 1-0’ın realizm sayılacağı yönündeydi.

Güzel futbolu rafa kaldırmaya meyyal bu rüzgârı tersine çeviren ekolse Barcelona altyapısı oldu. Cruyff önderliği/Rijkaard kaptanlığında tohumları atılan Barcelona modeli yeni dönemin İspanya Milli Takımı kadar Almanya’sını da, Hollanda’sını da etkiledi ve özellikle son Avrupa ve Dünya Şampiyonası’nda sporseverler güzel futbolun kupa kazanabileceğine tekrar inandılar.

2000’lerin başında çok zayıflayan ve kulüplerle baş edemeyecek hale gelen ulusal takımlar tekrar kuvvetlendi, bugün hem İspanya, hem Almanya, hem Hollanda (hatta İtalya ve Fransa dahi) Şampiyonlar Ligi’nin iki finalistini de yenebilecek duruma geldi.

Milli takım hocalığı mesleği
Bu dönüşümün temelinde de yine iki önemli neden var: Artık milli takım hocalığı ile kulüp takımı hocalığı ayrı birer meslek gibi… Guus Hiddink, Dick Advocaat, Fabio Capello gibi ustaların başarılarıyla öncülük ettiği ulusal takım hocalığı mesleğini şimdi Joachim Löw, Vicente Del Bosque, Bert van Marwijk gibileri sürdürüyor; birkaç sene önce hemen hiçbir büyük kulübün tercih etmediği bu adamlar dev ulusal takımları başarıdan başarıya koşturuyor. Artık hoca ihtiyacı olan milli takımlar yeni teknik direktörleri için kulüp hocaları yerine daha çok milli takım uzmanlarına bakıyorlar.

Bu hocaları başarıya ulaştıran en önemli detaysa, milli kadrolarına birer kulüp takımı hüviyeti kazandırmaları… Artık sokaktaki çocuklar Chelsea, Milan gibi takımların 11’lerini ezberden sayamıyor ama Almanya 11’ini, Hollanda 11’ini tek bir kişi şaşmadan hafızasında tutabiliyor. Yeni dönem milli takım hocaları kadrolarını “haftanın panoraması” şeklinde kurmuyor, ekip oluştururken form durumunu birinci kıstas olarak kabul etmiyorlar. Schürrle’nin form durumu belki Podolski’nin önüne çıkıyor ama Löw uyumlu kadrosunu bozmayı tercih etmiyor. Llorente önemli bir çıkış yapıyor ama Del Bosque birbirine alışmış takımının ileri ucu formsuz Torres’i değiştirmiyor. Hollanda Milli Takımı, 2010 Dünya Kupası maçlarına 1’den 11’e kadar sıralı formalı oyuncularla çıkmayı başarabiliyor. Bu yeni “milli kulüp” formatı da yeni dönemde başarının anahtarı gibi gözüküyor.

İrlanda modeli
Euro 2012 grup aşamasında da kulüp takımı hüviyetindeki ulusal kadroların çok önemli bir avantajı söz konusu. Ölüm Grubu’na bu kimlikle giren Almanya ve Hollanda, Dünya Kupası’ndan sonra Avrupa Şampiyonası’nın da favorileri arasındalar. Almanya’da Gomez ve Reus, Hollanda’da Huntelaar gibi oyuncular harika sezonlar geçirmelerine rağmen oturmuş kadrolara sızmakta güçlük çekiyorlar; Löw ve van Marwijk’in yakaladığı bu uyum onları Portekiz’in bir adım önüne çıkarıyor.

Benzer bir avantaj C Grubu’nda İspanya ve İrlanda için de geçerli. 4 yıl önce kurduğu takımı hava durumuna göre değiştirmeyen Trapattoni, Hırvatlar’a ve İtalyanlar’a karşı sürpriz yapıp grubun şok ikincisi olmaya aday. 30 yaş ortalamalı İrlanda ekibi, elemelerde hemen her maça aynı 11’le çıkmış, birbirlerinin sahadaki yerlerini ezberlemiş, oturmuş bir kulüp takımı gibi.

A Grubu’nda Yunanistan, D Grubu’nda Ukrayna sürpriz yapabilirlerse onların da nedenleri İrlanda ile aynı olacak. Belli ki 2000’lerin ilk çeyreğine milli kulüpler damga vuracak, önümüzdeki yılların yükselen değerleri de Löw, van Marwijk gibi ulusal takım hocaları olacak.
**********************************************************
www.ugurmeleke.com
twitter.com/ugurmeleke
facebook.com/ugurmeleke
youtube.com/ugurmeleke

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
8 Haziran 2012
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Futbol karın doyuruyor mu?, Hürriyet, 22 Ocak 2021

    Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, son günlerde Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın ardından ortaya...

    Uğur Meleke 22 Ocak 2021
  • Devamı
    Acaba üçüncü golü kim atacak?

    Karagümrük bu sezon Galatasaray’ı 2-1, Başakşehir’i 2-0 mağlup etti. Fenerbahçe’ye kaybetti ama şutlarda 13-8 üstündü. Yense de...

    Uğur Meleke 22 Ocak 2021
  • Devamı
    İlk golü atınca ‘Harlem’e dönüşüyorlar

    Fatih Terim bu iki ekipten ilkini daha çok tutuyor, kritik maçlara genelde onlarla başlıyor. Dün de tercihi...

    Uğur Meleke 21 Ocak 2021
  • Devamı
    19 faul ve 16 şut

    Bir Erol Bulut takımı oyuncusuysanız savunma yapmak zorundasınız. Dün dakikalar 67’yi gösteriyordu. Valencia önde baskıyla kazandığı top...

    Uğur Meleke 19 Ocak 2021
  • Devamı
    Rıdvan ve Josef fark yarattılar

    Genç Rıdvan her ofansif aksiyonun içinde vardı, Souza da klasik bir büyük maç oyuncusu gibiydi. Bu müsabakayı...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2021
  • Devamı
    Bir taç atışı bile derbinin sonucunu değiştirebilir

    Galatasaray açık oyunda ligin en az gol yiyen takımı, Beşiktaş ise ligin kader adamlarından Aboubakar sayesinde taç...

    Uğur Meleke 17 Ocak 2021
  • Devamı
    Terim oyuncuyla, Yalçın oyunla kazanma peşinde

    Sergen Yalçın’ın iç sahada oyunundan feragat etmeyeceğini, topa daha fazla sahip olmak isteyebileceğini tahmin ediyorum. Terim ise...

    Uğur Meleke 16 Ocak 2021
  • Devamı
    Ozan Tufan olmayınca orta saha aksıyor

    Türkiye Kupası’nın enerjisi bu sezon bir tık daha yüksek doğrusu. O saçma sapan, Dünya’da eşi benzeri olmayan...

    Uğur Meleke 15 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Çok büyük transfer
4 ayrı devre