29 Haziran 2002’de sırtımıza aldığımız, dört yıl boyunca düşe kalka taşımaya çalıştığımız -ve çoğunlukla taşıyamadığımız- dünya üçüncülüğü titrini yarın gece 23:45 sularında Almanya ya da Portekiz’e devredeceğiz. Ve artık Türk futbolu için, yepyeni bir sayfa açılacak.
1990’da kendi evlerinde düzenlenen Dünya Kupası’nda üçüncü olan İtalyanlar, Euro’92 elemelerinde Rusya’ya geçilip büyük hayal kırıklığı yaşayarak turnuvaya katılma başarısı gösteremediler. İtalyanların yer almadığı son büyük turnuva idi Euro’92…
1994’te Amerika’da dünya üçüncüsü olan ve bu titri 4 yıl boyunca taşıyan İsveç, Euro’96’ya ve Dünya Kupası 98’e katılmayı başaramamıştı. 98’de unvanı devrettikten sonra nihayet Euro 2000’de büyük turnuvalara geri döndü. O günden itibaren organize edilen 2 Avrupa Şampiyonası ve 2 Dünya Kupası’nda eksiksiz yer aldılar.
1998’de dünya üçüncülüğünün sahibi bu kez Hırvatistan’dı. Onlar da Euro 2000’e gidemedikten sonra toparlandılar, ve son 3 büyük turnuvada gruplarda da olsa boy göstermeyi başardılar.
2002’nin üçüncüsü ise Türkiye idi… 5 Eylül 2001 günü Dünya Kupası grup elemeleri 9’uncu maçımızı İsveç’le oynamış ve evimizde 2-1 kaybederek play-off’ların yolunu tutmuştuk. Sonra şanslı bir kura ile Avusturya’yı çekmesek belki gidemeyecektik Kore’ye… Gittik… Sonrasında birinci turun son maçında Brezilya Kostarika’yı prestij için yenmese, ikinci tur göremeden dönecektik Asya’dan… Dönmedik… Ardından Japonya ve Senegal gibi dişimize göre iki rakibi daha yenip mucize bir yarı final oynadık Dünya Kupası’nda… Üçüncülük maçında da Kore’yi alt edip taktık madalyayı…
Tamam, dünya üçüncülüğünü hak ettik, ama inkâr edemeyeceğimiz bir gerçek de var ki, kupalar tarihinde 7 maç oynayıp hiçbir Avrupa takımıyla eşleşmeyen tek ülke olarak geçtik kayıtlara… Ve biz de aynen İtalya, İsveç ve Hırvatistan gibi o madalyanın altında ezildik uzun bir süre…
Üstelik bizim üçüncü bitirdiğimiz 2002 Dünya Kupası’nda tavan yapan yıldızlarımızın çoğu, yer yurt bildirmeden kayboldular bir anda. İlhan Mansız dizi oyuncusu, Ümit Davala şarkıcı müteahhit olmuş durumda… Bülent Korkmaz kulübeden taktik veriyor artık, 1972 doğumlu Arif Erdem’i spor programlarında, 73’lü Hakan Ünsal’ı maç yorumlarında duyuyoruz, aynı yaşlardaki Zidane, Makalele ve Thuram dünya kupası finaline hazırlanırken… Abdullah Ercan Lig A’da, Mustafa İzzet de geçenlerde sessiz sedasız bıraktı futbolu.
Belki de onlara dünya üçüncüsü olmaları karşılığında verilen, normalde 60 gün kursa giderek almaları gereken “A” sınıfı teknik direktörlük lisansının cazibesi çeldi akıllarını… Tabii işin esprisi bu… Gerçek olan şu ki, 9 Temmuz sabahından itibaren, Türkiye A Milli Futbol Takımı’ndan “dünya üçüncüsü” diye bahsedilmeyecek. Eminim, Euro 2008’e bu sıfat olmadan daha kolay gideceğiz.
http://www.milliyet.com.tr/2006/07/07/spor/spo08.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS