Tarih, 29 Mart 1995… Yer, İstanbul İnönü… Avrupa Şampiyonası Elemeleri’nde, “tamam ya da devam” maçına çıkan (ama o güne kadar da pek devam diyememiş) milli takım on birinde Fatih Terim, çok sürpriz bir isme kaptanlık pazubantını teslim ediyor: Metin Tekin… En son 4 yıl önce, Piontek döneminde bir özel maçta milli olmuş, 32 yaşına gelmiş ve o günlerde Beşiktaş’ta futbolunun sonbaharını yaşayan Metin, İsveç karşısında son kez milli formayı giyiyor, ve ulusal takımın tarihi galibiyetinde de rol oynuyor… Maçı, 22 yaşındaki Emre Aşık ve 23 yaşındaki Sergen’in golleriyle Türkiye kazanıyor…
Tarih, 12 Eylül 2007… Yer, yine İnönü, yine Avrupa Şampiyonası elemelerinde, yine bir bakıma “tamam ya da devam” maçına çıkan Terim’in milli takımında bu sefer sürpriz kontenjanından oynayan adam Emre Aşık… Emre’nin de performansı hiç fena değil ve milliler gergin maçta Macarlar’ı devirmeyi başarıyor…
Metin Tekin, bu kez kulübede, Terim’in yardımcısı apoleti ile… Artık onun görevi, Terim’e jenerasyon değişikliği konusunda yardımcı olmak… Romanya karşısındaki 10, Malta karşısındaki 9 genç oyuncudan dönülmemesi konusunda fikirlerini söylemek, gerekirse Terim’le bu konuda kavga etmek… Bir daha milli takımı Emre Aşık’a, hatta İbrahim Üzülmez ve Hakan Şükür’e de mecbur kalmadıkça döndürmemek, onlardan çok daha ekonomik faydalanmak, hatta artık teşekkür etmek… Üst üste iki büyük turnuvaya katılamamış her büyük futbol ülkesi gibi bizim de, Euro 96’da olduğu gibi taze, yıpranmamış ve istikrarlı bir takıma ihtiyacımız var.
Metin Tekin'in görevi
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS