Belçika %64 ortalamayla turnuvanın bugüne kadar en fazla topla oynayan takımı. Ama topa sahip olma oranlarının karşılığını özellikle ilk 3 maçta pozisyon olarak alamadılar. Altı gollerinin tamamını 70’ten sonra attılar, üstelik dördünü de sonradan giren oyuncularla buldular. Galiba bu son dakikalarda yakaladıkları seri onları fena halde alıştırdı ve Arjantin önüne de o beklentiyle çıktılar.
Zaten maç öncesi basın toplantısında Witsel, “Oyunu onlar dikte edecekler, dolayısıyla bize sonradan verecekleri açıkları değerlendirmek kalacak” demiş. Verthongen de sadece savunmadan bahsetmiş: “Messi’yle birimiz baş edemezsek ikimiz, ikimiz durduramazsak üçümüz savaşacağız”. Doğru, gerçekten de Messi’ye karşı sert bir savunma uyguladılar, baskıya orta sahada Witsel’le başladılar. Ama oyunun Arjantin diktasında sürüp, topu onlara bırakıp açık bulmayı umut etme planı daha sekizinci dakikada çöktü. Higuain attı ve artık maç öncesi konuşulanları çöpe atma vakti gelmişti. Artık geride bekleyecek taraf Arjantin, saldırması, set hücumu yapması, sağlı sollu araması gereken taraf Belçika idi.
Lâkin aramadılar… Cezayir’e, Rusya’ya, Amerika’ya karşı yarım saatin yetmesine aldandılar, Arjantin’e karşı da öyle olacak sandılar. Mirallas oyunda hemen hemen yoktu. Hazard çok etkisizdi. De Bruyne ve Fellaini ilk yarıda hiçbirşey yapmadılar. Wilmots’un Amerika maçında De Bruyne-Lukaku arasındaki harika uyumu sürdürmek yerine Origi’yle başlaması da amatörce idi. 60’ıncı dakikada Mertens ve Lukaku’nun girişiyle ufak bir hareketlilk sağladılarsa da artık çok geçti. Hamle yapmakta çok çok geç kalan Wilmots, tecrübesizliğinin kurbanı oldu.
Arjantin kazandı ama hâlâ oyun olarak büyük bir gelişim göstermiş değiller. Almanya’nın Portekiz, Brezilya’nın Kolombiya, Hollanda’nın İspanya maçlarında korkutucu potansiyeller ortaya koydukları günler oldu. Arjantin’inse yüzde yüzü daha onların yüzde ellisi gibi. Sol bekte Rojo’nun yokluğu hücumu alternatifsizleştirdi, onun yarı finalde dönüşü bir şans. Lineker’in deyimiyle “Higuain’in nihayet Dünya Kupası’na katılması” da iyi zamanlama. Ama hâlâ şunu söylesek Arjantinlilere herhalde büyük bir haksızlık olmaz: Kupayı kazanırlarsa Messi doğrudan evine götürmeli. Diğer arkadaşları gelip kupayı ancak Messi’nin evinde ziyaret edebilmeli.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS