19 Ağustos 2006 Cumartesi akşamı saat 21:40 sularında Türkiye’de televizyon başındaki milyonlarca kişi, Meduna isimli 25 yaşında bir genç adamın yeşil çimlerin üstüne yığılışını canlı izledi. Galatasaray’la karşılaştıkları bir Süper Lig maçında kalp rahatsızlığı geçiren Manisasporlu oyuncu futbolu bırakmak zorunda kaldı, ailesi feci bir şok yaşadı, milyonların boğazı ekran başında düğümlendi.
Bu hadiseden yaklaşık 5 yıl sonra, Spor-Toto Süper Lig 2011-2012 sezonuna 7 Ağustos günü start verileceği açıklandı. Yani Meduna’nın çocukları, babalarını kaybetme eşiğine gelmelerinin beşinci yıldönümünde, 19 Ağustos 2011 Cuma akşamı televizyon karşısına geçip Manisa 19 Mayıs Stadı’nda bir Süper Lig üçüncü hafta müsabakası izleyebilirler! O sahaya 5 sene önce Meduna’nın etrafına toplanıp gözleri dolu dolu olan Uğur İnceman (Antalya), Selçuk (Trabzon), Arda, Sabri, Hakan, Ayhan (G.Saray), Holosko (İBB) gibi oyuncular da tekrar çıkmak zorunda kalabilirler. Doğrusu 19 Ağustos 2011 akşamı Manisa 19 Mayıs Stadı’nda Arda’nın, Selçuk’un ya da Holosko’nun yerinde olmak istemezdim.
Tabii İtalya-İspanya’yla aynı iklim kuşağında sayılmamıza (ve de onlar bizden sezonda 4 fazla maç yapıyor olmalarına) rağmen liglerin Türkiye’de her zaman onlardan daha erken başlamasının bize özgü nedenleri var. Doğru, gelecek Haziran’da Avrupa Futbol Şampiyonası düzenlenecek; ama Avrupa’nın hemen hiçbir üst düzey ligi bu sezon tam 5 haftalık devre arası tatili yapmayacak. Koskoca Hiddink herkese davet yaptı, Süper Lig teknik adamlarıyla Çırağan’da toplandı, futbol takvimini görüştü. Belli ki pek fazla bir şey değişmedi. Belli ki yine (Eylül’de) bir milli maç yitiririz, Avrupa’ya Ağustos’ta veda ederiz endişesini yenemedik. Yine tarihsel korkularla ligi 7 Ağustos’ta, sıcakların ve nemin en yüksek olduğu mevsimde başlatacağız. Kışın da herkes top oynarken biz tam 35 gün tatil yapacağız!
Tabii bu meseleye TFF açısından bakarsanız onların da kendilerine göre haklı gerekçeleri var: Türkiye’de hafta içi lig maçı oynanmıyor (Bunu kim istemiyor, kulüpler mi, Lig TV mi, federasyon mu tabii biz hiçbir zaman bilemeyeceğiz!)… Sezon boyunca hemen hemen bütün çarşambalar (ya da perşembeler) dolu, çünkü Şampiyonlar Ligi-Avrupa Ligi ve milli maçlar var. Avrupa kupalarında finale kadar gidiyormuşuz gibi o takvime son güne kadar sadık kalıyoruz. Birkaç boş hafta içine de (mâlumunuz) Türkiye Kupası fikstürü sıkıştırılacak, eksik kalan kupa maçları da devre arasındaki 35 güne doluşacak.
Bu garip ülkeye özgü koşullarımızla da ligi 7 Ağustos’ta başlatmak zorundayız, çünkü sezonun bitimine (UEFA’nın ligleri bitirmek için verdiği son tarih olan 13 Mayıs’a) kadar yalnızca 38 hafta sonumuz var. 4 hafta sonunu da kış tatiline ayırdığımız için zaten geriye maç yapacak 34 Pazar kalıyor. Lig de bu 34 Pazar gününde oynanıyor.
Cevapsız sorular
O zaman insanın aklına ister istemez şu sorular birikiyor:
1) Türkiye’de neden 5 hafta kış tatili yapılmak zorunda? Bu talebin tam olarak kimden geldiği açıklanamaz mı?
2) Türkiye’de hafta içi lig maçı oynanmaya ne zaman başlanacak? En azından Mart-Nisan aylarında (Avrupa’da çeyrek-yarı finallerin olduğu günlerde) Çarşamba ligi oynanamaz mı? Eğer bir takımımız Avrupa’da o turları görürse, onun lig maçı için alternatif takvim düşünülüp önden hazırlanamaz mı?
3) Madem bunların hiçbirisi yapılamıyor, öyleyse neden 34 haftalık lig fikstürü gün gün Haziran’da-Temmuz’da açıklanmıyor? Zaten bu ülkede sadece hafta sonu lig oynanıyor. Şampiyonlar Ligi-Avrupa Ligi oynayacak 5 takımın isimleri de Mayıs’ta belli oluyor. Ş.Ligi temsilcilerini pazar, Avrupa Ligi katılımcılarını da pazartesi oynatacaksanız, bunu sezon başında da planlayabilirsiniz. 7 takımı Avrupa kupalarına gidip sonuna kadar yarışan İngilizler’in tüm sezon fikstürü Ağustos’ta belli oluyorsa, 5 temsilcili Türkler de bunu becerebilmeli.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS