9 Mart Cuma günü Şampiyonlar Ligi çeyrek final kuralarına konsantre olmuştu herkes. Özellikle de 3 yılda transfere 500 milyon euro harcayan Chelsea için çok kritikti Atina’daki eşleşmeler… Ligde Manchester’ın 9 puan gerisindeydiler ve Abramovich’in sezon sonunda yüzünü güldürebilecek tek şey, iki yıldır ulaşamadıkları Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuydu.
Mourinho da erken kalktı cuma sabahı… Hayır, Atina’ya gitmek ya da kuraları televizyondan izleyip not almak için değil, 8 yaşındaki oğlu Jose Junior ve onun arkadaşlarıyla her cuma günü olduğu gibi evin arka bahçesinde top oynamak için. Mourinho’nun karısı getirdi yine oğlu ve 6 arkadaşını okuldan. Kaleleri taşlardan kurdular ve 4’e 4 ayrıldılar. Küçük Jose, babasına rakip oldu, her hafta olduğu gibi… Büyük Jose de beraberlik için oynadı, her zaman yaptığı gibi… Çünkü hiçbir çocuğun mağlubiyet üzüntüsünü yaşamasını istemiyordu.
Berabere bitti bu maç da… Büyük Jose vedalaştı Küçük Jose’nin arkadaşlarıyla ve sözleşti pazartesi günü okulda onları izlemeye gelmek için… Pazar günü Federasyon Kupası’nda karşılacakları Tottenham’ın koçu Martin Jol’sa, Londra’da sanat galerilerini geziyordu aynı saatlerde… “Martin’in çocukları daha büyük” dedi Jose, onu arayıp bulamayan basın mensuplarına… “17-18 yaşındaki gençlerin babalarına o kadar ihtiyaçları olmuyor. Martin de Londra’da geziyor tabii rahatlıkla… Benimkilerse daha sadece 8 ve 10 yaşındalar. Cuma maçlarına birkaç yıl daha ihtiyaçları var”…
Aynı günlerde, Türkiye’de gazetelerin manşetlerinde bir fotoğraf… Beşiktaş’a 2-1 yenilen Galatasaraylı futbolcuların idmanından bir kare… Hasan Şaş, Song, Inamoto ve Iliç, belli ki bir şey konuşuyorlar aralarında ve tebessüm ediyorlar birbirlerine… “Tartışılan fotoğraf” yazıyor resmin üzerinde, ve “Derbiyi Galatasaray mı kazandı ki, bu oyuncular böyle gülüyorlar?” anlamında bir şeyler yazıyor haberde…
Demek ki, kaybedilen bir maçın ardından futbolcular idmanda tebessüm edemezler, zinhar gülemezler. Şampiyonlar Ligi şampiyonu olamayan şu Portekizli hocaya da söyleyin, bu kadar başarısızlığın üstüne, bir daha çocuklarıyla top oynamaya kalkmasın. “Martin’in çocukları büyük” bahanelerinin ardına sığınmasın. Gülmek, eğlenmek, çocuklara vakit ayırmak, sadece galip gelen sporculara ve hocalara mahsustur. Nokta…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS