İki takım için de tarihi bir hafta geride kaldı: Pazar akşamı belki de Galatasaray tarihinde ilk kez fatura, futbolcu ağzıyla hocaya kesildi ve ısmarlama metoduyla bir teknik adam değişikliği yaşandı. Fenerbahçe’deyse tam 2 bin 697 gün sonra pazartesi gecesi ilk kez bir lig maçına ilk 11’de hiçbir Brezilya doğumlu oyuncu olmadan çıkıldı. Sarı-lacivertlilerde 7 yıl sonra belki de ilk kez ipler bu denli teknik direktörün elinde… Ve Galatasaray tarihinde belki de ilk kez ipler bu denli futbolcularda (özellikle de yerlilerde)…
Konyaspor karşısında sahaya Brezilya’da doğmamış 11 oyuncuyla çıkan Aykut Hoca’nın Galatasaray önünde iki alternatif sambacı kozu var: Alex de Souza, yeteneklerini Galatasaray’a karşı 14’üncü kez göstermeye hazırlanıyor…
Konya karşısındaki içine Alex kaçmış görüntüsüyle “Semih de Souza” ise ligdeki asist krallığı performansını pekiştirme amacında. Aykut Hoca’nın problemiyse bambaşka…
Oyun kurucu pozisyonunda ister Alex, ister Semih oynasın; kanatlarda Dia-Stoch ve santrforda Niang, Kocaman’ın sezon başı transfer döneminden beri hayal ettiği bir düzendi. Konya önünde sahada bu dörtlü buluştu, ön taraftaki uyumlarıyla da iyi işler yaptılar. Ama o denli zayıf bir rakibe karşı son bölümde verilen pozisyonlar Fenerbahçe koçuna geri adım attırabilir, Kocaman (Dia-Stoch’un birinden veya) ön liberosuz düzeninden vazgeçebilir.
Aykut Hoca, bir şekilde öndeki 4 asiline savunma yaptırmayı başarıp ileri altılısını bozmazsa, kısa-orta-uzun bütün vadelerde kazanmaya açık. Ama faturayı yetenekli orta ikilisine kesip yine kesici (ama başka hiçbir işe yaramayıcı) Cristian’a dönerse, üretken oyunundan feragat edecektir…
Galatasaray, 11 yıl sonra ilk kez derbiye bu derece gerideyken (dokuzuncu basamaktayken) çıkıyor; ama belki Hagi’nin en büyük avantajı da bu. Rumen Hoca’nın elinde bu maçta patlama yapıp geçmişe sünger çekmeye hazır (çoğu yerli) sayısız küskün var: Servet, Ayhan, Barış, Sarp, Cana, Misimoviç gibi birçok oyuncu bu müsabakada kendilerini gösterip sarı-kırmızı yepyeni bir sayfa açma şansına sahipler.
Üstelik Boğaz Derbisi’nin genlerinde favori olmayanların kazandığı sayısız örnek mevcut. En tazesi ve bugüne belki en çok benzeyeni de 26 Mart 2000’deki Ali Sami Yen buluşması… Bugün Galatasaraylıların birçoğunun aklında bir Samuel Johnson golü rövanşı olduğu kesin.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS