Futbolcu Mancini, 30 yaşından sonra saha içinde antrenör-oyuncu gibi yer almaya başlamıştı. Hem Sampdoria’da hem Lazio’da beraber olduğu Eriksson’la kader birliği sağlamışlar, biri dışarıdan biri içeriden takımı yönetmişlerdi. Eriksson’un ona tanıdığı sınırsız kredi ve arkadaşlıkla 38 yaşına kadar üst düzey oynadı Mancini… Muhtemelen Galatasaray’a gelip Drogba’yla el sıkışırken de aklından geçenler o günlere ait karelerdi.
Tam 33 yıllık meslek hayatında ilk kez İtalya-İngiltere’nin dışına çıktı Mancini… İlk kez dilini bilmediği bir ülkeye, adını bilmediği oyuncularla çalışmaya geldi. Üstelik bir dünya deviyle karşılaşma öncesi sadece 36 saati vardı ve bu dehlizden büyük yara almadan çıkmanın tek yolu sahada kendi Mancini’sini bulmaktı… “Mancini’nin Mancini’si” Drogba, dün sahada her şeyi yaptı Mancini için. Ve İtalyan hocaya belki de hayatının en zorlu gününde çok rahat bir nefes aldırdı.
Juventus çok iyi bir takım, ama çok hızlı bir takım değil. Galatasaray’ın tecrübeli ve yetenekli kadrosuysa çok iyi takımlara karşı değil, hızlı/atletik takımlara karşı zor durumlara düşüyor. O yüzden Juventus’a karşı en azından 45 dakika rahatlıkla başa baş oynayabildiler. Bu sürede hem Melo’nun hem Hakan’ın sezonun en iyi oyununu oynadıklarını da not etmek gerek. Tabii Drogba’nın da Pogba’yı fena halde yıpratıp Selçuk-Melo orta sahasını da bir derece rahatlattığını da eklemek lazım.
İkinci devrede Galatasaray’ın bu denli düşmesininse birkaç nedeni var: Galatasaray’ın tecrübeli kadrosu bu sezon ikinci yarılarda bariz bir fiziksel yetersizlik yaşıyor. Belli ki devre arası transfer döneminde Mancini’nin “yüksek kalite”ye değil “yüksek efor”a yönelmesi gerekecek. Düşüşün ikinci nedeniyse Riera’nın ısrarla sağ açıkta tutulmasıydı. İspanyol futbolcu, zaten içeri kat edip şut atan bir oyuncu değil. Ters kanatta defans yapma melekesini de gösteremeyince takımı bir saat eksik oynattı. Üstüne bir de Bruma’nın tecrübesizliğinden kaynaklanan basit top kayıpları eklenince zor bir 45 dakika geçirdi Galatasaray…
Zor bir ikinci yarı geçirilmesine rağmen günün sonunda Torino’dan mutlu ayrıldı sarı-kırmızılılar… Ve bu mutluluğun çoğunu şüphesiz ki “yaşsız adam”, yaşayan efsane Drogba’ya borçlular.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS