Geçtiğimiz yıl bir muhabirin Uğur Boral’a sorduğu bir suale genç oyuncunun verdiği yanıt, hâlâ hafızamda… Meslektaşımız, çok çalım yaptığında tribünlerin kendisine gösterdiği tepkiden etkilenip etkilenmediğini sormuştu Uğur’a… Uğur’sa, bu protestolarla ilgili Zico’ya danıştığını ve şu cevabı aldığını söylemişti: “Tepkilerden sakın etkilenme, bildiğin gibi oynamaya devam et. O çalımlar senin oyun karakterin. Eğer onu değiştirmeye çalışırsan, o zaman sen, sen olmazsın ki”. Aynı Uğur, G.Birliği maçında bu sezon tam 18. defa oyundan çıkarıldığında tepki göstermiş, jest ve mimikleriyle iki aut çizgisi arasında gidip gelmekten yorulduğunu ima etmişti.
Bu yıl farklı bir oyuncuya dönüşmeye çalışan, F.Bahçe makinesinin kurallı dişlilerinden biri olmaya gayret eden Uğur tepki gösteriyordu; ama Aragones’in 35 yıllık doğruları bunu gerektiriyordu. Tecrübeli teknik adam, İspanya Milli Takımı’nda da aynı şeyi yapıyordu, tabela 60. dakikayı gösterdiğinde Iniesta’nın performansı nasıl olursa olsun, skor neyi gerektirirse gerektirsin, oyundan çıkan Iniesta oluyordu. Aynen 6-0 önde oldukları Hacettepe maçında da, 1-0 geride oldukları G.Birliği önünde de aynı dakikalarda Deivid ve Uğur’u çıkarıp, Kazım’la Gökhan’ı soktuğu gibi…
Değişim
Evet Aragones, İspanya’da başarıyla uyguladığı şablonu F.Bahçe’ye adapte etmek istiyor, evet bir şeyleri de yavaş yavaş değiştiriyor. Mesela Aragonesli F.Bahçe daha fazla pas yapıyor. Hacettepe karşısında 40 saniye süren ve toplam 14 pasın ardından gelen Alex golü, Aragones’in gerçekleşen rüyasıydı.
Evet, F.Bahçe’de bir şeyler değişiyor, Aragones’in basın toplantılarında sıkça değindiği duran toplar daha etkili kullanılıyor. F.Bahçe ligin kenar ortalardan, duran toplardan ve kafa vuruşlarından en fazla gol bulan takımı konumunda. Evet, Fenerbahçe’de bir şeyler değişiyor, skor paylaşılıyor, daha fazla oyuncu gol girişiminde bulunuyor. Aynen İspanya’08 gibi, Fenerbahçe’09 da ligin en fazla değişik oyuncusu gol bulan takımı konumunda. Sarı lacivertlilerin ön liberoları 4, stoperleri 8, kanat oyuncuları 12 gol attılar.
0-10-0
Ama Sivas maçı gösterdi ki, F.Bahçe’de bazı şeyler de değişime karşı direniyor. Aragones de (isteyerek ya da istemeyerek) değişmek, geçmişten faydalanmak durumunda kalıyor.
İspanyol hocanın takımı, zorunlulukların da yardımıyla yavaş yavaş geçen yılın Fenerbahçe’sine benziyor. Güiza’nın 11’deki yeri artık garanti değil. Alex, orta sahanın ortasını unuttu; eski pozisyonuna, forvet arkasına döndü. Euro 2008 kadrosunun kıyısından döndüğü iddia edilen Josico’nun yerini UEFA listesine adı yazılmayan Deniz aldı. Semih, aynen Zico’nun düzeninde olduğu gibi Sivas önünde de F.Bahçe’nin en iyi orta saha oyuncusuydu. Uğur, aynen CSKA-Sevilla-Chelsea maçlarında olduğu gibi daha özgür oyun ortaya koydu.
Üstelik Semih ve Vederson, Carlos ve Güiza’dan toplamda 11 yaş daha gençlerdi, daha enerjiklerdi; Aragones’in kafasındaki kısa/hızlı pas trafiğini uygulamaya, 10 orta saha oyuncusundan biri gibi davranmaya, “0-10-0” ı oynamaya daha yatkınlardı. Herhalde uzun aylar sonra hayalindeki futbolu sahada gören Aragones de değişti: Bu sezon 38 resmi maçta ilk kez, oyuncu değişikliği için 74’üncü dakikaya kadar bekledi. Belki çıkardığı adamların yine Deivid ve Uğur olması şaşırtmadı, ama Aragones bu sezon 22’nci lig maçında bir ilki daha gerçekleştirdi ve üçüncü oyuncu değişikliği hakkını ilk kez kullanmadı.
Gelecek
F.Bahçe’nin Sivas önünde sezonun en iyi futbolunu oynayan 11’inden 5’i (G.Gönül, Lugano, Vederson, Deivid ve Uğur) Zico döneminde takıma katıldılar. 2’si (Volkan ve Semih) Zico döneminde 11’de oynamaya başladılar. Bu takımı Zico’nun oluşturduğu ve iki yılda 24 Avrupa maçından başı dik çıktığı gerçeği yadsınmamalıydı. Haşmet Ağbi (Babaoğlu), Beşiktaş’ı “Mustafa Sağlam Denizli”nin yönettiğini yazmış, Fenerbahçe’yi de artık galiba “Luis Zico Aragones” yönetiyor.
Ve tarih, geçmiş kazanımlardan faydalananların geleceğe daha umutla baktığını söylüyor.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS