Hem bizim hem de Belarus’un savunma anlayışı o kadar zayıf ki, özellikle ilk devreyi izleyen bir yabancı, bu ekiplerin 2012 Olimpiyat Oyunları’nda yer almanın eşiğine geldiklerine inanmayabilirdi. Neyse ki orta sahaların yok olduğu ve topun bir Mustafa, bir de Kryvets tarafındaki kalede oynandığı ilk yarıda şans bizim yanımızdaydı, iki ceza alanında en az 10 net pozisyonun olduğu 45 dakikada sadece tek gol yaşandı.
Mahalle maçı görüntüsünde geçen ilk devrenin ardından Mandıralı-Ercan ikilisinin yaptıkları hamlelerle oyunun şekli değişti, savunma yapamadığımız sağ tarafımızla, hücum edemediğimiz solumuz toparlandı. Yetersiz skora rağmen Eren ve Alpaslan’ın formu son derece umut verici, eksikler nedeniyle ilk 11’e girmeye başlayan Mustafa’yla Özer’se daha ciddi olmalılar.
A takıma geçenler
2 hafta önce Rusya, Fayzulin’i A takımdan ümitlere kaydırmıştı. Dün Joachim Löw, U21 takımının Marko Marin’e ihtiyacının A takımdan fazla olduğunu düşünüp, genç Monchengladbachlıyı Magdeburg’a ümit maçına göndermiş. Rakibimiz Belarus’ta da Putilo A takımdan ümit kadrosuna önceki gün dahil olmuş. Bizdeyse farklı bir tablo var, ümitlerin son Ermenistan maçında ilk on birde oynayan 4 oyuncu bugün A milli takımdalar. Tamam Batuhan İnönü’de ilk on birde çıkacakmış, ama Serdar, Ceyhun ve Aydın’ın Bosna önünde kulübede (hatta belki tribünde) oturmaları elzem midir, bunun üstünde düşünmek gerek. Buradaki 1-0’ın rövanş için rahatlatıcı olduğunu söylemek güç, bu kadro istikrarsızlığı içinde İsveç 2009’la, Londra 2012 ile şakalaşıyoruz adeta…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS