Türkiye’ye büyük umutlarla transfer edilen Lincoln, hayal kırıklığı parantezinden çıkamıyor hâlâ… Belki de oyuncudan beklenti çok yüksek olunca ters tepebiliyor bazen. Havaalanı karşılamasında vatandaşa biber gazı sıkıldığında ne düşünmüş olabilir ki Lincoln? Veya Türkiye’ye indiği gün, taraftarın üstünde isminin yazılı olduğu tişörtleri gördüğünde? Süper Lig’de bu kadar az mücadele edip, bu denli çok yere düşmesinde ve her düşüşünde yüzünde oluşan ifadede, “aşırı dozda özgüven”le biraz da “kendini yüksek görme hastalığı” seziyorum ben..
Ama bu istikrarsız Lincoln’den de öğrenebileceğimiz bir şeyler var tabii… Brezilyalının en çok dikkat çeken özelliği, “ceza alanı içindeki arkadaşlarına verdiği yerden isabetli paslar”… Sanırım bu ülkede bunu en çok deneyen oyuncu Lincoln… O ceza sahası dikdörtgenine topu atacakken lüzumsuz yere havalandırma hastalığına kapılmıyor, takım arkadaşıyla topu yerden bir pasla buluşturmaya çalışıyor…
Ceza sahasına orta
Süper Lig istatistiklerini Premier Lig kalitesinde başarıyla tutan arkadaşlarımdan bir ricam var. Lütfen bize “ceza sahasına pas” istatistiğini de verin. “Yerden” ve “Havadan” kategorileriyle ayrı ayrı… Belki böylece bu “ceza sahasına orta” garabetinden de kurtuluruz ülke futbolu olarak…
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=506168&ver=23
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS