Görsel medya kendi arasında bir mutabakat yapıp kulüp yöneticilerine hiç mikrofon uzatmasa… Yazılı medya da herhangi bir yönetici açıklamasına sütunlarında yer vermeme kararı alsa…
“Her şerde bir hayır vardır” derler, cumartesi gecesi Ali Sami Yen’de sergilenen (ve her statta dönem dönem çeşitli biçimlerde sergilenmiş olan) “şer”in içindeki hayır, “dibe vurmamız” oldu… Artık herkes, ülkedeki şiddet atmosferinin tepeye, futbola olan saygının/güvenin dibe vurduğu konusunda birleşti, çare arayışları da nihayet başladı kamuoyunda… Sayın Erzik, Bakan Şahin’den kulüp yöneticilerini bir araya toplamasını istiyor, Şahin’se FIFA’dan 31’inci madde ile ilgili gelen uyarıyı hatırlatarak federasyonun özerkliğine gölge düşürmekten çekindiğini ifade ediyor. Esasında sahalarda yaşanan şiddet bir sportif hadise olmaktan çoktan çıktı, bir sosyal hadiseye dönüştü, dolayısıyla bakanın çekincesi bu noktada anlamsızlaşıyor. Yunanistan’da son yaşanan hadiselerden sonra liglerin 2 hafta tatil edildiğini açıklayan da hükümet sözcüsü Roussopoulos’tu, federasyon başkanı değil… Ama madem bakan dahil bu ülkede herkesin eli kolu bağlanmış, bu noktada görev medyaya düşüyor…
Bir hastalığa doğru tedaviyi uygulamak için önce doğru teşhisi koymak lazım: Bu ülkede yaşanan futbol kirliliğinin, utanç verici şiddetin baş sorumlusu liyakatsiz kulüp yöneticileridir. Yönetici olmak için hiçbir yeterliği test edilmeyen, paralı olmaktan başka bir vasıf aranmayan, görevlerini kişisel çıkar sağlamak ve ünlerine ün katmak için kullanan bir takım takım elbiseliler sporumuzu zehirledi, kalabalıkları kışkırttı. Onların zehri damarlarımıza medya yoluyla enjekte edildiğine göre, panzehir de medyada: “Bundan böyle yayıncı kuruluş, hiçbir maçın önünde veya sonunda hiçbir kulüp yöneticisine mikrofon uzatmasın. Yayıncı kuruluşla başlayan bu harekete diğer medya grupları da davet edilsin, sağlanacak yazılı mutabakatla ne televizyonlar ne de gazeteler kulüp yöneticilerine programlarında/sayfalarında yer vermesinler. Yöneticilerin (hatta belki sadece başkanların) yalnız ve yalnız, kulübün yapılanması, mâli tablo, stat, bilet vb. konularda söyleyeceği önemli bir şey varsa, hafta içinde bunlara yer verilsin”…
Hakem konuşulmasın
Futbola dair sadece teknik adamlar ve futbolcular konuşacak evet, ama medya da kendine çekidüzen vermek zorunda: “Medya kuruluşları kendi aralarında bir mutabakat sağlasın, programlarında ve sütunlarında hakemlerle ilgili olumlu/olumsuz hiçbir görüşe yer vermesin. Spor programlarında pozisyonlar ileri-geri oynatılarak değerlendirilemesin, yorumcular hakemin iyi olduğunu bile belirtmesinler. Köşe yazarları hakem değerlendirmesi yapmasınlar. Futbolcular/teknik adamlar kendilerine uzatılan mikrofona hakemden bahsediyorlarsa kameralar kapatılsın, mikrofonlar çekilsin”
Sahada mücadele eden, ter döken hiçbir adamın bu şiddet atmosferinden memnun olduğunu sanmıyorum. Bu sporda başrol futbolcularındır, teknik adamlarındır. Lütfen yardımcı rollerdekiler kendi görevlerini yapsınlar, sahanın içinden çıksınlar. O zaman bu ülkede sergilenen futbol filmi izlemeye değer bir hale gelecek, hatta uluslar arası izleyicileri bile çıkacak, emin olun…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS