Dün akşam Fenerbahçe Kadıköy’e belli ki Olimpiyat Stadı şokunu atlatmaya kararlı çıktı; hafta içi Belediye’nin santradan itibaren onlara yaşattığını, sarı-lacivertliler de Mersin’e yaşattı. İlk 15 dakika boyunca top neredeyse hiçbir kırmızı formalıya değmedi, 45 dakika bittiğindeyse Volkan’ın kalesine (isabetli veya isabetsiz) hiçbir şut gelmemişti.
İlk devrede Fenerbahçe’de ailesinin İstanbul’da olmasının moraliyle Bienvenu iyiydi, Stoch kaldığı yerden devam ediyordu, Alex istekliydi. Ayrıca Mersin’in Gökçek-Aydın çarpmışçasına bitik bir görüntü çizmesi de tek taraflı futbolun ekmeğine yağ sürdü. Eğer Bienvenu biraz daha yetenekli olsa, son pasları veya şutları vasat bir santrfor düzeyinde dahi doğru kullanabilse Fenerbahçe’nin maçı ilk yarıda koparması işten değildi.
Koparamadılar… İkinci devreye Mersinliler’in de adeta bir Nurullah Sağlam takımı olduklarını hatırlayarak, hücum ederek başlamaları maçın yönünü değiştirdi. Mersin’in kadrosu gerçekten kısıtlı. Bence Samsun’un veya Karabük’ün oyuncu listesinin bile aşağısındalar, ama hocaları elindeki malzemeden en cesur ürünü çıkarabiliyor. Kadıköy’de ikinci devrede topa Fenerbahçe’den daha fazla sahip oldular, lig ikincisi rakiplerinden daha çok başarılı pas yaptılar. Belki Sağlam’ın elinde sağlam bir Nobre olsa, Kadıköy’den puan çıkararak ayrılmaları da bu futbolla sürpriz olmazdı…
Fenerbahçe bu maçı kotardı ama kısa vadede çözmesi gereken bazı sorunları olduğu da kesin: Serdar ve Orhan gibi sağ bek/stoper özellikli iki milli transfer yapmış olmalarına rağmen Gökhan’ın sezon başından beri tam düzelmeden oynamasının faturasını sarı-lacivertliler ve milli takım ödeyecek gibi… Aykut Hoca sezona kulübeyle saha arasında sıkışmış performanslarla başlayan Caner, Stoch, Cristian gibi adamları kazanmakta büyük maharet göstermişti; şimdi aynı beceriyi Orhan ve Özgür Çek’te de göstermeli. Çünkü belli ki Kocaman, kalan 17 maçı bu 13-14 oyuncuyla hasarsız bitiremeyecek.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS