1994 Dünya Kupası ikinci turunda oynanan İtalya-Nijerya maçını hatırlıyor musunuz? İtalyan Zola (bir rövanş faul niyetiyle) Nijeryalı Eguavoen’in arkasından gelmiş, sert bir hamleyle topu rakibinden kurtarmış ve kırmızı kartla oyun dışı kalmıştı. Pozisyon tekrarlarında Zola’nın Eguavoen’e dokunmadığı gözüküyordu, ama FIFA disiplin komitesi Zola’ya verdiği cezayla yıldız oyuncuya turnuvayı kapattırmıştı. Gerekçeyse basitti: Zola rakibine dokunmadı, ama hırsla/hınçla/sakatlama niyetiyle gelmişti. Bu kararla o müsabaka, Zola’nın kariyerinin tek Dünya Kupası maçı olarak kayıtlara geçti.
Zola’nın pozisyonu 16 yıldır tartışılıyor, ben o saniyeyi tekrar tartışmaya açma niyetinde değilim. Bu pozisyonu örneklemekteki amacımsa şu: Bir faulun cezalandırılması için rakibe isabeti şart değil. Rakibin ayağı kırılmadı diye cezadan kurtulamıyorsunuz.
Hafta sonu Antalya’da Kirita’nın, Djiheoua’ya yaptığı hareket de biraz Zolavari… Djiheoua kendini Kirita’dan kurtarıyor, Rumen’in tekmesi Antalyalı oyuncuyu tam olarak bulmuyor. Ama niyet kötü… Rakibi açıkça sakatlamaya yönelik. Hakem Abay çok doğru bir kırmızı kart gösteriyor, Kirita’yı atıyor.
Şimdi merakım şu: TFF, Kirita’nın bu hareketini nasıl cezalandıracak? Djiheoua’nın ayağı kırılmadığı için doğal bir faul olarak mı kabul edecek, yoksa kastı değerlendirmeye mi alacak? Üstelik Kirita’nın sicili de ortada.
Tertemiz futboluyla lig tarihinin belki de en sempatik şampiyonu Bursaspor’u cezalandırmak değil maksat. Burada amaç, kötü niyetin, anti-futbolun önünü kesmek…
Kirita'nın cezası ağır olmalı
Yorum Sayısı : 1
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS