Galatasaray yetenekli oyunculardan kurulu ama fazla tecrübeli bir takım. Semih-Telles hariç dün 11’de çıkan saha içi oyuncuları ya 30 üstü, ya da Selçuk-Burak gibi 30’un kıyısında. Bu tecrübedeki oyuncuların üç cephede çok az alternatifle Nisan’a gelmelerinin de sonucu istikrarsızlık. Galatasaray ligde tepe performansıyla dip performansı arasında en fazla mesafe olan takım. Dün özellikle maçın ilk bölümünde yine tepe performanslarından kesitler sundular. Ama bu performansları sezonun geneline yayamadıkları için lider Fenerbahçe’nin 10 puan gerisindeler.
Dünkü maçın kırılma anı, şüphesiz Emre’nin kırmızı kartı. Kahramanı, büyük maçların golcüsü Sneijder… Ama kilit adamı yine Fenerbahçe savunmasını, özellikle Bekir’i zor durumlara düşüren Drogba… Neredeyse üç sene önce, Chelsea’deki son sezonunda (Şampiyonlar Ligi finalinin kahramanı olup kupayı da getirdiği halde) ligde sadece 16 maça 11’de başlamıştı Drogba. Çünkü artık 33 yaşındaydı ve Londralılar ondan ekonomik faydalanmaları gerektiğini biliyorlardı. Fildişili şimdi 36 yaşında. Ve Mancini maalesef ondan en efektif biçimde faydalanmayı bilemedi. Drogba’nın bu sezon en üst düzey oynayacağı 15-20 maç olmalıydı, 35 değil. Dün de onlardan birini oynadı ama kupada Elazığ deplasmanında da ondan aynı performans beklendiği için sezonun bütününde herkesi memnun edemedi.
Tabii dünkü derbiyi de diğer birçok GS-FB derbisi gibi sadece futbol enstrumanlarıyla açıklamak mümkün değil. Dün maça iki keskin sirke sinir harbiyle başladı, Emre ve Melo. Her iki tecrübeli oyuncu, 40 dakika boyunca oyunu ziyadesiyle gerdiler ve sonunda küpüne ilk zarar veren Emre oldu. Ama belki onların bu bıktıran rahatsız edici davranışlarından daha da üzücü olan sakinliğiyle tanıdığımız oyuncuların bile garip bir şekilde bu ekosistemde nefes almayı başaramamaları. İki beyefendi, Gökhan’la Sneijder bile birbirlerine girdiler dün gece. Oysa hep söylüyorum: Bu derbi, dünyada aynı aileden iki kardeşin iki farklı takımı tuttuğu belki de tek derbi. Galatasaray-Fenerbahçe arasında ne Celtic-Rangers gibi mezhepsel, ne ManU-Liverpool gibi sınıfsal, ne de Inter-Milan gibi siyasal bir görüş farklılığı var. Çoğumuzun ailesinde bir kardeş Galatasaraylı, bir kardeş Fenerbahçeli değil midir Allah aşkına? Dün eminim sahadaki futbolcuların da yüzde 90’ının ailesinde onun takımını tutmayan bir kardeşleri, ya da bir ebeveynleri var. Sen şu derbilerde rakibine küfrederken, aslında kardeşine, aslında anana-babana küfrediyorsun be adam. Yazık…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS