Insua anatomi itibariyle biraz kalın ve çok süratli de sayılmaz ama defansif görevlerini eksiksiz yapan sorumlu bir sol bek… Misimoviç çok yetenekli, çok ince bir oyuncu ama onun da koşmadıklarını Mustafa’yla Ayhan’ın koşması gerekecek
Sezon başında Galatasaray teknik direktörü Rijkaard’ın öncelikli ihtiyaçlarından biri sol bek değildi, ama gerek Hakan’daki olağanüstü düşüş, gerekse Hakan ve Çağlar’ın stoper oynayabilirliği Insua transferini de anlaşılır kılıyor. Hakan zaten geçen sezonun sonunda Neill’la birlikte Rijkaard’ın ideal stoper ikilisini oluşturuyordu. O kendini toparladığında Rijkaard onu tekrar göbekte kullanabilir. Üstelik Çağlar da Denizli’de geçen sezonun büyük bölümünü stoper oynayarak geçirdi. Yani Insua transferi, bir bakıma Galatasaray’ın içeriden stoper transferi anlamına da geliyor.
21 yaşındaki genç Insua’yı geçen sezon boyunca Liverpool’da oynadığı iyi oyundan tanıyoruz. Boca Juniors altyapısında yetişen oyuncu kendi kulübünde pek oynama şansı bulamamış ama Arjantin’in U17 takımındaki olgun performansı Liverpool futbolcu ajanlarının gözünden kaçmamış. O günden sonra Arjantin U20 ve A milli takımlarında da şans bulan Insua, dört yıldır Liverpool kadrosundaydı…
Merseyside’daki ilk 3 yılında çok fazla forma şansı bulamayan oyuncu geçen sezon Aurelio’nun sakatlığı ve Dossena’nın düşük formu nedeniyle ilk 11’e yerleşti ve Benitez onu tam 44 resmi maça başlattı. Bu sezon başındaysa Aurelio iyileşti, Hodgson da eski talebesi Konchesky’yi Anfield’a getirdi. 2010-11’de pozisyonunun üçüncü oyuncusu konumuna düşen Insua, maç oynamaya devam etmek için İstanbul’a geliyor. Tabii Insua burada başarılı olursa Galatasaray onu tutabilecek mi, yoksa Giovani gibi sadece kısa vadeli bir çözüm mü olacak, onu sadece sarı-kırmızılı yöneticiler biliyorlar.
Misimoviç’le Insua’nın aynı gün İstanbul’a gelmeleri dışındaki diğer ortak yönleri, kulüplerinin onların pozisyonuna yaptıkları transferler sonrası gitmeye mecbur kalmaları… Geçen sezonu hayal kırıklığıyla kapatan Wolfsburg’un çiçeği burnunda menajeri McClaren, Juventus’tan Diego’yu transfer edince Misimoviç’e de kendine yeni bir takım bulmak düştü.
Misimoviç Almanya doğumlu, eğitimini Almanya’da almış, büyün kariyerini de Almanya’da geçirmiş bir oyuncu. Onun yeteneklerini en erken keşfeden Bayern Münih’e 2009 yazında geri dönmesi söz konusu oldu ama o transfer gerçekleşmeyince Bavyera devinde tekrar oynayamadan ülke dışına çıkmak zorunda kaldı. Gerek Bochum’da, gerek Nürnberg’de, gerekse Wolfsburg’da yeteneklerinden kimse şüphe duymadı ama 2008-2009 sezonunda Dzeko ve Grafite’yle işbirliği ona dünya çapında ün kazandırdı. O, 18 asistle sezonu kral olarak, takımı da şampiyonluk tacıyla tamamladı. Aynı dönemde bizimle aynı grupta yer alan Bosna’yı da play-offlara kadar taşıdı fakat orada koç Blazeviç’le yaşadığı sorunlar nedeniyle daha ilerisini göremedi.
Asist vasfının yanına uzaktan goller ve frikikler de ekleyebilen, pasör olduğu kadar skorer özelliği de olan Misimoviç’in Galatasaray’da yaşayacağı en önemli sorun maç içindeki istikrarsızlıkları olacak. Koşmayı çok seven bir oyuncu değil, 90 dakika içinde de zaman zaman kaybolabiliyor. Wolfsburg’da onun bu açıklarını Gentner-Josue-Hasebe gibi enerjik üçlüler kapatıyorlardı, dolayısıyla Rijkaard ondan 10 numara pozisyonunda faydalanacaksa arkasına enerjik bir ekip kurmak zorunda kalacak.
Arda-Elano gibi oyuncuların varlığında Rijkaard, Misimoviç’e pozisyon bulmakta zorlanırsa Boşnak yıldızın sağ açıkta oynamışlığı da var.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS