Tarih 25 Haziran 1988, günlerden Cumartesi’ydi… Benim için hayatımda o evre Maradona evresiydi, dolayısıyla Münih Olimpiyat Stadı’nda oynanan Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde olağanüstü bir şey olacağına ihtimal vermiyordum. Sahada Maradona yoktu çünkü… O sırada benim için olağanüstü, Maradona’ydı. Ya da tek, Maradona olağanüstü…
Meğer çok yanılıyormuşum… Olağanüstü neymiş bilmiyormuşum… Hayatım boyunca hep yanıldım, futbolla ilgili hemen hiçbir tahminim tutmadı. Ama herhalde yanılmaya tam da o gün başlamışım! Hollanda-SSCB finalinin 54’üncü dakikasında 38’lik veteran Mühren (milli formayla son maçında) sol kanattan bindirip çok da kötü bir orta yaptığında dünyanın ters döneceğine, adeta göğün yere inip/yerin göğe çıkacağına hiç ama hiç ihtimal vermemiştim.
Meğer çok yanılıyormuşum… Van Basten topa vurduktan sonra ne oldu, top kaleye nasıl gitti, ya da kale topa nasıl geldi hâlâ anlamadım! O golün kaydını 24 yıldır onlarca defa izlemişimdir, henüz çözemedim ne olduğunu! Bundan sonra çözebileceğimi de sanmıyorum.
Yalnız, 24 yıl sonra bazı ipuçları yakaladım sanki o golün sihriyle ilgili… Zira Van Basten’in golündeki sihri anlamak için, o turnuvadaki olağanüstülüğü çözmek lazımmış, bilememişim.
Euro’88, tarihteki 8’inci Avrupa Futbol Şampiyonası’ydı… 8 takımla oynandı: Hollanda, Almanya, İspanya, İtalya, İngiltere, Danimarka, SSCB ve İrlanda… Bu 8 takım bir daha hiçbir Avrupa Şampiyonası’nda bir araya gelmedi. Ta ki 2012’ye kadar! Euro 2012, bu 8 ülkeyi tekrar bir araya getiren ilk turnuva…
Mahzun İrlanda, (benim için sevgili dostum Ali Ece’nin İrlanda’sı), ilk kez o yıl Avrupa Futbol Şampiyonası’na katılmıştı. 12 Haziran 1988 Pazar günü Stuttgart’ta futbol tarihlerinin en büyük zaferlerinden birini 8 numaralı futbol efsaneleri Ray Houghton’ın 8’inci dakikada attığı golle İngiltere’ye karşı kazanmışlardı. O İrlanda o günden bugüne bir daha Avrupa Şampiyonası yüzü göremedi. Ta ki Euro 2012’ye kadar!
Euro’88, benim küçük futbol tarihimin de en güzel Avrupa Şampiyonası’ydı… Ama bu turnuvanın sadece benim için değil, milyonlar için de özel sayılacak nitelikleri vardı: Almanya’daki şampiyonada 15 maç oynandı, hiçbiri 0-0 bitmedi! Bir daha hiçbir turnuvada böyle bir güzellik yaşanmadı. Ta ki Euro 2012’ye kadar!
Euro’88’in bir diğer enteresan tarafı, turnuvada hiç kırmızı kart çıkmaması ve hiçbir ekibin penaltı golü atmamasıydı. Penaltısızlık eleme turlarında da sürdü, hiçbir maç uzatmaya gitmedi, dolayısıyla hiçbirinde seri penaltı atışları olmadı! Hollanda’nın kazandığı o harika finalde Ruslar beyaz noktaya Belanov’la gelmişler ama Van Breukelen o tarihi penaltıyı kurtarmıştı. O Belanov, 1986’da kendisine Avrupa’da yılın futbolcusu ödülünü getiren 4 Dünya Kupası golünün ikisini beyaz noktadan atmıştı halbuki! Belli ki kader Euro’88’in tertemiz, kırmızı kartsız, penaltısız olmasını istiyordu…
O günden bugüne, bir daha hiçbir turnuva penaltı golsüz olmadı. Ta ki Euro 2012’ye kadar!
Euro’88 herkes için çok güzel hatıralar barındırıyordu da, herhalde en çok Danimarkalılar’ı üzmüştü. Piontek yönetiminde 8 takımlı finallere gelmeyi başarmışlar ama kurada feci bir ölüm grubuna (İtalya, Almanya ve İspanya’nın ortasına) düşmüşlerdi. Danimarkalılar bir daha hiçbir ölüm grubunda olmadılar. Ta ki o günden sonra katıldıkları 8’inci büyük turnuvaya, Euro 2012’ye kadar!
Varşova’da küçük bir otel odasında büyük bir hayal kuruyorum şimdi: Penaltısız, 0-0’sız, Danimarkalı ölüm gruplu ve İrlandalı bu turnuva, acaba bir de Van Basten golü hazırlıyor olabilir mi bize? Yer göğe çıkar mı bir daha, kale topa gelir mi sahi yine? 30 yaş üstü futbolseverlere 25 Haziran 1988 günü muhteşem bir mucize izleten Allah; Van Basten’in volesini canlı görememiş bugünün şanssız gençlerine de verir mi acaba böyle bir hediye?
Bekleyip göreceğiz…
**********************************************************
www.ugurmeleke.com
twitter.com/ugurmeleke
facebook.com/ugurmeleke
youtube.com/ugurmeleke
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS