Hayatında hiç A milli olmamış Selçuk’u bir eleme maçında ilk 11’de oynatmak bize ancak H.Berlin icadı Bruno Quadros veya Brugge icadı M.Polat’ı hatırlatır, hepsi bu
Yunanistan’a karşı her 2 maçta da son 10 dakikaya berabere girdiler. Norveç, iki maçı da ikinci yarıda attığı gollerle kazanabildi. Bosna’ya hiç yenilmediler zaten. Moldova’nın elemelerdeki 6 büyük maçının ortak söylediği şu: İlk yarıda yüksek tempoda oynuyorlar, ama enerjilerini ekonomik kullanmadıkları için ikinci yarıda çözülebiliyorlar…
Fatih Hoca’nın maça üçlü (üstelik de ikisi oyunun daha ziyade defansif yönünde etkili olan) bir orta saha ile başlaması ancak böyle açıklanabilir. İlk yarıda golü bulamasak bile ikinci devre yorulan rakip karşısında ofansif oyuncu sayısını artırarak sonuca gitmek planlanmış olabilir. Yoksa hayatında hiç A milli olmamış Selçuk’u bir eleme maçında ilk 11’de oynatmak bize ancak H.Berlin icadı Bruno Quadros veya Brugge icadı M.Polat’ı hatırlatır, hepsi bu…
Yine duran top
İki çizgimiz de gerçek anlamda çalışmadı. Sağ tarafta esas yerleri orası olmadığı için tam verim alınamayan ikili, M.Topuz ve Tuncay… Sol tarafta iyi niyetle mücadele eden (ama bizim ülkemiz dışında iyi niyete bu kadar kredi verilen tek yerin Birleşmiş Milletler iyi niyet elçiliği olduğunun altını çizmemiz gereken) İ.Üzülmez’in yetenekleri kısıtlı… Bizim maçın öncesinde İskoçya’nın, Ukrayna’yı iki organize frikikle geçtiğini görüp, bizim 20 yıldır duran toplardan çalışılmış bir gol bulamadığımızı, Moldova’nın golünün de yüzlerce benzerini yıllardır yediğimizi düşünmek, hatta bir daha ve uzun uzun düşünmek, belki de kulüp hocaları ile bir ortak akıl aramak gerek…
Malta maçından sonra Moldova’da da rakibin çok kapandığı ezberi tekrarlanacak sıkça… Malta’da tek uzaktan şutu Ayhan atmıştı, burada da hareketli oyunda iki şut hatırlıyorum ben, Selçuk ve Emre ile… Yazık.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS