Auxerre’de 43 yıl çalışan Guy Roux’nun emekliliğinin ardından, Fransa’da aktif en tecrübeli hoca yalnızca 5 yıllık Claude Puel olduğuna göre, anomali bizde değil, Guy Roux’daymış. İstikrar da galiba İstanbul’da bir semtmiş, ama bizim haberimiz yokmuş!
Laurent Blanc, Enzo Scifo, Taribo West, Antoine Sibierski, Sabri Lamouchi, Steve Marlet, Olivier Kapo, Jean-Alain Boumsong, Mohammed Sissoko, Philip Mexes, Djibril Cisse ve Oumar Dieng … Avrupa’nın üst düzey liglerinin farklı üst düzey takımlarında oynamış/oynayan bu kadar yıldız futbolcuyu aynı paragrafta buluşturan unsur, marifetli ellerinden geçtikleri teknik adam, okurken 5, yazarken 7 harfli bir fenomen: Guy Roux.
40 bin nüfuslu Auxerre kentinin başkeşiş tarafından kurulmuş 99 yıllık gençlik kulübünün yolu 1963 yılında idealist bir genç adamla kesişmeseydi belki de bugün halen amatör kümede mücadele ediyor olacaklardı. Menajer-oyuncu olarak yönetmeye başladığı bu kulüpte 43 yıl çalışacağını ve bir gün hem teknik direktör, hem genel menajer, kısacası saha içinde ve dışında ne varsa idare ediyor olacağını o gün söyleselerdi inanır mıydı sizce:”İnanmazdım aslında, ama nasıl rahipler kendilerini koşulsuz olarak tanrıya adamışlar, ben de kendimi koşulsuz Auxerre’e adadım” diyor 1938 doğumlu, birçok otoriteye göre gelmiş geçmiş en büyük Fransız futbol adamı.
1961’de futbola, 1963’te sadece 25 yaşındayken menajer-oyunculuğa başladığı Auxerre’i, 1970’de profesyonel lige taşıyor Roux. Ve 1974’te de ikinci lige. 1979’da Fransa Kupası’nda finalde Nantes’a kaybediyorlar. 1980’deyse Auxerre artık Ligue 1’de. Joel Bats, Andejz Szarmach, Bruno Martini ve (işte karşınızda) Enzo Schifo, Guy Roux’nun henüz 20’li yaşlarda keşfedip 80’li yıllarda dünya futboluna armağan ettiği yıldızlar. 1989-90’da Uefa Kupası’nda çeyrek finalde Fiorentina’ya kaybediyorlar. 1992-93’teyse yarı finalde penaltılarla Borussia Dortmund’a.
Guy Roux, Auxerre’de tırnaklarıyla kazıyarak bir yerlere geldiği 33’üncü yılında, 1994’te, finalde Montpellier’i mağlup ederek Fransa Kupası’na uzanıyor. 1996’daysa hem Le Championnat’nın kralı oluyor hem de Fransa Kupası’nı kazanıp duble yapıyor. 1996-97 Şampiyonlar Ligi’nde Fransa’nın 40 bin nüfuslu küçük kenti Auxerre’in gençlik kulübü de var anlayacağınız.
Auxerre, Ajax ve Rangers’ı deplasmanda mağlup ederek 12 puanla gruptan çıkıyor çıkmasına da çeyrek finalde o yılın Şampiyonlar Ligi şampiyonu olacak Borussia Dortmund’a elenmekten kurtulamıyor. Kalp rahatsızlıkları başlıyor efsanevi teknik adamın, ve yeni binyılın başlarında bir buçuk yıl sahalardan uzak kalıyor, aynen Liverpool’da aynı kaderi yaşayan yarı-kardeşi Gerard Houllier gibi.
Gönül birliği
Dostlukları 40 yıla dayanmış iki teknik adamın. 70’lerin başlarında üçüncü ligde görev yapan Houllier’in Noeux-les-Mines’i, Roux’nun Auxerre’ini kupa dışına itmiş. Houllier daha sonra Paris Saint Germain’le Fransa Ligi şampiyonluğu yaşamış, Fransa Milli Takımı’nı çalıştırmış, Liverpool’la Federasyon-Lig-Uefa-Süper Kupa dörtlemesini yapmış bir sezonda. 2001’in sonbaharında hüzün çökmüş iki dostun yorgun kalplerine. Nasıl sarsılmaz bir gönül birliği varsa aralarında, yürekleri bile pompalarken birlikte pompalamış kanı, durunca de birlikte durmuş. Korsika’da tedavi görmüşler beraber ve yardımcılarına emanet ettikleri takımlarına sarılmışlar tekrar sımsıkı.
2002-03’de tekrar Şampiyonlar Ligi, 2003-2004’te ve 2004-2005’te Uefa Kupası’nda Auxerre. Guy Roux’ya başarısının sırrını soruyorlar, tabii 43 yıllık bir ömrü bir sırla sınırlama yanlışına giderek. “Gençlik” diyor 68’l ik genç adam, sırrını tek kelimede özetliyor. “Son 20 yılda 4 jenerasyon geldi ve geçti bu takımdan. Hepsi de hem bizi taşıdılar yükseğe, hem de kendileri dünya futbolunun önemli yıldızları oldular”
Öyle ya, kimler geldi 17-18’inde onun şefkatli ellerine, ve kimler geçti. Önceki sezon başında 12 milyon euroya Roma’ya sattığı Philip Mexes’i henüz 15 yaşında almış Toulouse’dan. 1997’de Inter’e verdiği Taribo West’i Lagos’ta (!) keşfettiğinde 19 yaşındaymış. 1999’da Monaco’ya giden Sabri Lamouchi, 1995’te Auxerre’e adını belki de ilk kez duyacağınız Olympique Ales’ten gelmiş. 1996’da Kızılyıldız’dan bedelsiz aldığı Steve Marlet’ye Fulham 17 milyon euro ödemiş 2001’de. Valencia’ya Sissoko’yu, Glasgow’a da Boumsong’u sessiz sedasız kazandırdı üstad Roux.
1998-99 sezonunun başında genç takımdan A takıma aldığı 18’lik forvet ikilisi Cisse ve Kapo da önceki sezon açıldılar Avrupa’ya. Liverpool, (bizce dünyanın en fantastik forveti) Djibril Cisse için 20 milyon euro ödedi Auxerre’e, Juventus da 12 milyon euro Olivier Kapo için. .. Guy Roux’nun onların yerine Auxerre’e kazandırdığı oyunculara baktığımızda geleceğin yıldızlarını tahmin etmek de hiç zor olmuyor: Fransa 21 yaş altı milli takımı eski kaptanı Cheyrou, ve yine ümit milli takım beki Michael Ciani. Çek Cumhuriyeti’yle Euro 2004’te parlayan oyunculardan Rene Bolf ve adını yakında çok sık duyacağımız bir Belçikalı forvet: Luigi Pieroni.
Bir de dün düşen bir transfer haberi var ajanslara. Zimbabweli (hani şu Mapeza’nın memleketi) Benjani Mwaruwari, 6 milyon euroya Auxerre’den Portsmouth’a geçmiş.
Auxerre’in başında 2003’te Guingamp karşısında 1000 (yazıyla bin)’inci profesyonel lig maçına çıkan 66 yaşındaki delikanlıya bununla ne kadar gurur duysa az olduğu söyleniyor. Onun sırrıysa bu övgüye mukabelesinde gizli: “14 yıl da amatör kümede çalıştık Auxerre’le. Yani kupa maçlarını da eklersen nereden baksan en az iki bin maç oldu. Ama ne fayda, keşke şimdi bin değil de birinci maçıma çıkıyor olsaydım!”
Geçen süre, bin değil birinci maçlarına çıkan hocalarla doldurdu dünyayı. İstikrar da İstanbul’da bir semtti herhalde, ama bizim haberimiz yoktu!
http://www.milliyet.com.tr/2006/01/10/spor/spo10.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS