TRANSFERİN YILDIZLARI
2)İSMAİL KÖYBAŞI
İsmail’in yaşı hep 19!
İsmail’in 2008 Ekim’inde ilk kez 11’de forma giydiği Trabzon-Antep maçını dün gibi hatırlıyorum. 19’luk bir çocuk için çok etkileyiciydi performansı. Ama sonraki 8 seneyi neredeyse hiç gelişmeden geçirdi İsmail. Hep aksiyonun içinde ama güvenilirliği tartışmalı. Tamamlanamayan atakların dönüşünde aksıyor. Bu yıl 302 ikili mücadeleden 152’sini kaybederek bu alanda tüm defans oyuncuları içinde son 10’da olması, savunma konusundaki güvenilmezliğini net biçimde açıklıyor
2008-2009 sezonu, Nurullah Sağlam’ın Antepspor’u için etkileyici bir yıldı. Genç teknik adam Nurullah Sağlam, İsmail, Bekir, Murat Ceylan, Ahmet Arı, İbrahim Ferdi Coşkun, Mahmut Bezgin gibi Süper Lig tecrübesi düşük adamlara bolca şans vermiş, dinamik Antepspor çok atan-çok yiyen ama eğlence vaat eden bir takım olarak Türkiye’nin sempatisini kazanmıştı. Benim o takımda en sevdiğim oyuncu Brezilyalı sol bek Ivan de Souza’ydı, ama genç İsmail yaptığı etkileyici çıkışla Ivan’ı bile gölgede bırakmıştı neredeyse. O günlerde İsmail’in performansı kamuoyunu öyle çok etkilemişti ki, Fourfourtwo dergisinin arka sayfa klasiği “işte benim 11’im”de Arif Erdem onu tüm zamanların en iyi 11’ine koymuştu. Cafu’yla, Maldini’yle Hagi’yle yan yana yerleştirmişti onu sevgili Arif Erdem!
İsmail’in o günden sonraki hikâyesiyse bir Türk futbolcusu klasiği: Hücuma iyi çıkıyor, savunmada biraz savruk. Ama 19’luk bir çocuk için ziyadesiyle umut vaat ediyor. 20’sinde umut vaat etmeye devam ediyor. 21’inde hâlâ umut vaat ediyor. 22’sinde de öyle. 23’e geldiğinde umut vaat etmek için geç olmadığını hâlâ fark etmiyoruz kamuoyu olarak. Bugün artık 28 olmak üzere. Ve İsmail’de hemen hemen hiçbir değişiklik yok. Yaşı hep 19 gibi. Onun yaşıtı beklerin 8 yıllık gelişimlerine bakıyorum: Jordi Alba, Kieran Gibbs, Matteo Darmian, Ryan Bertrand, Aleix Vidal… Bu listeye 8 sene önce Tottenham’ın yedek sol beki olan Bale’i bile ekleyebilirsiniz. Hepsinin 89’lu olduğuna şaşırdınız değil mi? Hepsi şu anda İsmail’in ne kadar da önünde gözüküyorlar. Oysa 8 sene önce birçoğumuz İsmail’in Darmian’dan, Gibbs’ten, Vidal’den eksiği olmadığını düşünüyorduk. Maalesef bu 8 senede hiç gelişmedi İsmail. Hep aynı kaldı…
***
Pereira’nın geçiş oyununa uygun mu?
Malum, şu sıralar dünya futbolunu en fazla etkileyen trend, geçiş oyunu. Klopp’undan Guardiola’sına, Simeone’sinden Mourinho’suna herkes savunmadan hücuma, hücumdan savunmaya çabuk geçişin yollarını arıyor. Vitor Pereira da geçiş oyunu kavramını çok sevenlerden. Geçen sezon Fenerbahçe yönetimi onu susturana kadar basın toplantılarında bolca “geçiş oyunu” kavramından söz ediyor, takımının bu konudaki gelişimini hafta hafta anlatıyordu. Aslında Pereira’nın geçen yıl tercihini sık sık Hasan Ali’den yana kullanmasının altında da bu faktör var: Caner savunmadan hücuma geçişte doktora derecesinde. Ama hücumda top kaybedildiğinde savunma pozisyonu alma konusunda aynı derecede istekli ve tutkulu değil. Hasan Ali’yse hücuma Caner kadar çılgınca katkı yapamıyor. Ama hücumda top yitirildiğinde ülkenin en güvenilir adamlarından biri. Savunma anlayışına çabuk geçiş yapıyor, bölgesini çok hızlı kapatıyor.
İsmail Köybaşı’nın bu geçiş mantalitesi puanı, bence Caner’den de aşağıda. Takımının maaile oyunu rakip yarı alana yığdığı anlarda etkileyici işlere imza atabiliyor. Sürekli sol çizgiden bindiriyor, verkaçlarla pozisyona giriyor. Çizgiye iniyor. Ama, TAMAMLANAMAYAN ATAKLAR, İsmail’in en büyük zaafı. Bir atakta top kaybedilirse, orta savunma tarafından karşılanırsa, hücum kaleye ya da auta giden bir şutla tamamlanamazsa İsmail zihnen dağılabiliyor. Ve savunma pozisyonu almakta güçlük çekiyor.
İsmail’in geçen yıl ikili mücadele kazanma oranında Süper Lig’in diplerinde olması da bir başka handikap. OPTA verilerine göre ligde en az 100 ikili mücadeleye giren 92 defansif oyuncu içinde İsmail, başarı yüzdesine göre son 10’da.
SÜPER LİG SAVUNMA OYUNCULARI İKİLİ MÜCADELE SIRALAMASI
Futbolcu İkili Mücadele Kazanılan Kaybedilen Başarı yüzdesi
1)Dusko Tosiç 108 77 31 71.3
2)Simon Kjaer 207 147 60 71.01
3)Yalçın Ayhan 226 160 66 70.8
4)İsmail Konuk 110 76 34 69.09
5)Serdar Aziz 182 123 59 67.58
6)Douglao 272 182 90 66.91
7)Marcelo 124 82 42 66.13
8)John Boye 252 166 86 65.87
9)Jagos Vukovic 149 98 51 65.77
10)İbrahim Öztürk 163 107 56 65,64
…
83)İsmail Köybaşı 302 150 152 49.67
84)Luis Cavanda 225 111 114 49.33
85)Ömer Kandemir 102 50 52 49.02
86)Uğur Uçar 136 66 70 48.53
87)Şener Özbayraklı 114 55 59 48.25
88)Sabri Sarıoğlu 114 53 61 46.49
89)Loret Sadiku 209 95 114 45.45
90)Samuel Inkoom 102 45 57 44.12
91)Emre Taşdemir 141 62 79 43.97
92)Avdija Vrsajevic 136 53 83 38.97
***
3-5-2’de zafiyet artabilir
“Geçiş oyunu” kavramı, bütün dünyayı etkisi altına alırken bazı oyuncuların da değerini yeniden belirledi. Mesela Andreas Beck 5 yıl önce Almanya’nın en iyi sağ beklerinden biri olarak gösterilirken, geçtiğimiz sezon Hoffenheim tarafından “geçiş oyunu”na uygun olmadığı gerekçesiyle Kaderabek’le değiştirildi. Pereira’nın da çok önemsediği bu konu, İsmail’in Hasan’ın gerisinde kalmasına neden olabilir. Hele de sistem 3-5-2 olursa…
Zira 4-2-3-1’de çizgi yetkisi iki farklı oyuncuda olduğu için sorumluluk paylaşılabiliyor. Ama 3-5-2’de her çizgi temel olarak birer oyuncuya emanet edildiği için geçiş daha da zorlu. Yük daha da fazla. Sürekli gidip gelmek daha da güç. İsmail’in bu yıl Fenerbahçe’de atletik çalışma kadar kadar oyun teorisi çalışmaya da ihtiyacı olacağı kesin.
***
Tezahürat konusu
İsmail’in basın toplantısında özür dilediği tezahürat konusunu o dakikaya kadar duymamıştım bile. Eminim benim gibi birçok insan da mevzudan o dakikada haberdar oldu. Durum can sıkıcı. Türkiye’de genç sporcuların meslek içi eğitimle ilgili ne denli eksik olduğunun net bir göstergesi. Ne o tezahüratı yapması şık, ne de özür dilemesi. Her iki durumu da neresinden tutsanız elinizde kalıyor.
Sanırım genç sporcuların İsmail’in düştüğü bu gereksiz durumdan çıkaracakları büyük bir ders var: Siz taraftar değil profesyonelsiniz. Siz bu işi hobi olarak değil, meslek olarak yapıyorsunuz. Nasıl ben 2016 başında bir gazeteden başka birine geçtiysem, sizin de kulüp değiştirmeniz bu kadar doğal. Hepiniz çoluğunuzun çocuğunuzun ailenizin iaşesi için çalışıyorsunuz ve top oynadığınız kulüpler de işverenleriniz. Rakip işverende de çalışan meslektaşlarınız var ve onların da emeği en az sizinki kadar değerli ve saygıdeğer. Sizin tribün kalabalığına karışmamanız için çok basit bir gerekçeniz var: Meslektaşınıza saygı. Saygı iki şeritli bir yol. Siz meslektaşınıza saygı duyarsanız, yarın da meslektaşınız size saygı duyacaktır.
TRANSFERİN YILDIZLARINDA YARIN: Serdar Aziz
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS