2011’İN YILDIZLARI
JOHAN ELMANDER
Uzaktan bakıldığında ilk algısı, 1 metre 88 santim boyunda uzun boylu bir santrformuş gibi olsa da; o, boyundan büyük işler yapabilen bir oyun kurucuya dönüşebiliyor. Zaten futbola başlangıcı bu pozisyonda oluyor, 7-8 yıl önce Feyenoord’da Bert van Marwijk de zaman zaman onu Tomasson’un arkasında kullanıyor.
Ayakları ile kafası arasındaki mesafesi çok uzak gözükmesine rağmen Toulouse günlerinde çok etkileyici golleri var. Ama Fransa Ligi’nde Toulouse’la üçüncü olup sezonun oyuncusu ödülüne aday gösterildiğindeki stili bugüne göre biraz daha farklı. O günlerde dripling yapabiliyor, adam geçebiliyor, tekniğini kullanarak iki kişinin arasından çıkıp sayılar yapabiliyor. Fakat Bolton’a geldikten sonra biraz daha Premier Lig koşullarına uyduğunu kabul etmek gerek. Şimdilerde Fransa günlerine göre daha ağır. Daha kuvvetli. Ve yanındaki çabuk/akıllı bir santrfora çok gol attırabilecek işleri yapmaya daha uygun. Bolton’da geçen sezon 4-4-2’de Davies’le birlikte oynuyorlardı, bu yıl da aynı iyi işbirliğini Baros’la kurmaları söz konusu olabilir.
Bolton’dan düzenli oynayarak gelmesi çok önemli bir avantaj. Sadece geçen sene 37 Premier Lig, 7 Avrupa Şampiyonası eleme, 6 Federasyon Kupası, 2 Lig Kupası maçına çıkmış. Gerek Bolton taraftarı, gerek menajer Coyle yıl boyunca Elmander’in imza atmasını beklediler, gittiğine de samimiyetle üzüldüler. Yani Galatasaray aslında boşta kalan bir adamı değil, kendi tercihiyle boşa çıkan bir adamı transfer etme başarısı gösterdi.
Elmander’in Bolton’da ve milli takımda gösterdiği başarıyı Galatasaray’da tekrar etmesi için onun neler yapabileceğini/neler yapamayacağını iyi bilmek yeterli. Eğer Terim onu tek santrfor olarak kullanırsa, son 3 sezonda Bolton’da yaptığı gibi 10-12 gol sayılarının üstüne çıkması çok zor olur. Ama yanında başka bir santrforla oynarsa, gol+asist sayısında 20’leri bulması sürpriz olmaz.
TRANSFERDE GALATASARAY
Süper Lig’de 18 takımın belki 15-16’sında ilk 11’de oynayabilecek kapasitede olan Ceyhun Gülselam , Selçuk-Colman’a sahip Trabzonspor kadrosunda yer aldığı için kulübeye alışmak zorunda kalmıştı. Yaz döneminde transfer olduğu Galatasaray’ın ne orta sahasında, ne de savunmasının göbeğinde bu düzeyde rakipleri olmadığı için Ceyhun’un oynayabileceği bir takımı seçerek doğru yaptığını söylemek mümkün.
Gülselam, Galatasaray için de çok doğru bir transfer; çünkü sarı-kırmızılılar Rijkaard geldiğinden beri merkezde iki yönlü oyuncu eksikliğini derinden hissediyorlar. Ceyhun hem defansif öngörüleri ve kesiciliğiyle, hem de uzaktan attığı isabetli şutlarla Terim’i memnun edebilecek bir isim. Selçuk ve Culio’nun bu formlarını sürdürmeleri halinde de Terim onu pekâlâ savunmanın göbeğinde oyun kuran stoper rolünde kullanabilir.
O yüzden Ceyhun-Galatasaray evliliğinin, bir kazan/kazan sözleşmesi olduğunu söylersek herhalde yanılmış olmayız.
33 yaşına gelmiş, ağırlaşmış, İspanya’da top kullanma becerisinden çok sert faulleriyle ün yapmış Tomas Ujfalusi ’yiyse Galatasaray’ın bonservis ödeyerek transfer etmesi, yadırganabilecek bir durum. İstanbul, Batı Avrupa’ya mesafesi, düşük saat farkı, harika iklimi ve dünya tarafından izlenilirliğiyle çok daha iyi futbolculara ev sahipliği yapabilecek bir kent…
Ama Ujfalusi de Elmander gibi bütün bir sezonu 11’de oynayarak Galatasaray’a geliyor ve belli ki tecrübesiyle 1-2 yıl vasatın üstünde hizmet etme beklentisiyle transfer edildi. Neill’ın gidişiyle savunmada Servet’e partnerlik edebileceği gibi, Sabri’nin yokluğunda da Galatasaray’ın sağının tamamen çökmemesini sağlayabilir.
Geçtiğimiz yıl Sabri sakatlandığında Galatasaray’ın savunmanın sağında çektiği sıkıntılar göz önüne alındığında belki Terim, Ujfalusi’nin gelişine bu açıdan da sevinebilir.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS