Geçtiğimiz sezon Türkiye Kupası’nda ikinci lig takımlarının Süper Ligdekilerle oynadığı 22 maçta tek galibiyeti alan İnegölspor’du. Esasında bir üçüncü lig takımı Beşiktaş’ı yenmiş, ama eline delikli 67 bin 500 dolardan gayri bir şey geçmemişti.
Bu sezon da gruplardaydı İnegöl, bu sezon da iki lig üstündeki Sivas’ı yendi, bir lig üstündeki İstanbul Belediye’yle berabere kaldı. Bunların üstüne dün de bir Fenerbahçe galibiyeti eklese, ne kazanacaktı biliyor musunuz? Koca bir hiç! Çünkü muhtemelen 7 puan da gruptan çıkmasına yetmeyecekti. Eğer amacımız ikinci lig takımlarına figüranlık yaptırmak değilse, ya Avrupa’nın yerel kupasında grup sistemi uygulanan tek ülkesi olmaktan vazgeçip tekrar elemeli düzene döneceğiz, ya da en azından İngiltere’deki gibi alt kategoride yer alan takımın üsttekiyle maçını kendi sahasında (mesela bu maçı İnegöl’de) oynatacağız.
En iyisi Can’dı
Bu hesaplar pek umurunda değildi beyaz formalıların ki, son derece cesur oynadılar Saracoğlu’nda… Fenerbahçe gibi 4-4-2 ile dizilmişlerdi sahaya ve sağ tarafta Aydın’la hareketli forvetler Caner’le Alaattin, karşılarındaki iki sol açık (!) Uğur ve Olcan’a karşı iyi iş çıkardılar. Fenerbahçe’nin açığını iyi sezen İnegöl’ün hocası eski Galatasaraylı Serhat Güller, futbolculuğunda arkasında kaldığı Stumpf’u, teknik adamlıkta zorlayabilecek kapasiteye sahip gibi.
Sahanın en iyisi Can Arat, takımın yabancı kontenjanının ikisinin bu mevkide kullanılmasının anlamsızlığını göstermeye çalışırken, Kemal ve Tümer orta sahada son derece etkisizlerdi. Doğrusu buraya gelirken Kutay, Umut ve Osman’ı daha uzun izlemeyi hayal etmiştim ama Zico, ilk yarısı 3-0 biten bir maçta bile gençleri sahaya çok geç sürerek üzdü bizi.
http://www.milliyet.com.tr/2006/12/20/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS