5-6 yıl önceydi, uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşımla internet üstünden hal hatır soruyorduk birbirimize… Arkadaşımın “Nasılsın, neler yapıyorsun?” sorusuna, “Bu aralar çok yoğunuz. Kardeşimin ikizleri oldu, onlarla beraberiz hep” diye cevap vermişim.
Önce uzun süreli bir sessizlik oldu, sonra arkadaşım, “Ağbi ne diyeceğimi bilmiyorum, çok üzüldüm. Başınız sağ olsun” diyince, kısa bir de şaşkınlık yaşadım tabii… Klavyenin azizliği, yazıda Türkçe karakterleri kullanamıyor olmamızın neticesinde arkadaşım, (o ve u harflerinin üstüne ikişer nokta daha ekleyerek) kardeşimin ikiz çocuklarının öldüğünü zannetmiş ! İngilizce karakterlerle Türkçe yazışarak birbirimizi anladık bir süre sonra ve güldük geçtik tabii, ama bir de küçük not bıraktı beynime bu hadise: Hayat dediğimiz “iki nokta misali”, “oluyoruz” ve “ölüyoruz” özetle.
Bugün Alex-Aykut Kocaman hadisesi üstüne çiziktirecektim, Kayserispor’un prematüre görüntüsü hakkında sayıklayacaktım aslında… Ama 26 yaşındaki genç kardeşim Ediz’in ölümü her şeyi anlamsızlaştırdı bir anda.
İster istemez hatırladım, hayatın ne kadar da küçük iki noktadan ibaret olduğunu…
Oluyoruz..
İki nokta..
Ve ölüyoruz işte..
Gerisi teferruat oluyor böyle günlerde.
Genç kardeşim Ediz’e Allah’tan rahmet, kederli ailesine sabır diliyorum bu vesileyle…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS