umartesi günü maçın oynanacağı statta bulunan muhabir arkadaşımız Emek Ege, Norveçli futbolcuların neredeyse tamamıyla konuştuğunu, hepsinin çok güleryüzlü davrandığını, hatta Carew’le yapılan söyleşide iki kez teknik aksaklık olduğu halde Aston Villalı yıldızın üçüncü defa aynı samimiyetle röportaja geldiğini anlattı. Bizim futbolcularla ise maalesef hiç konuşma fırsatı bulamamıştı… Röportajları stüdyoda beraber izlediğimiz sevgili Ali Okancı da, Norveç’in kişi başına milli geliri 30 bin doların üstünde müreffeh bir ulus olduğunu, bir araştırmaya göre “dünyanın en yaşanılır ülkesi” seçildiğini ekledi ve “Futbolcuların rahatlığı, belki de toplumun rahatlığının bir yansımasıdır” dedi Emek’in ardından…
Bu “ufuk açıcı” sözlerin ardındansa zihnim beni birkaç gün öncesine, Antalya’daki Dünya Ampüte Futbol Şampiyonası’na götürdü. Orada Sierra Leoneli sporcularla sohbet etmiştik, halbuki onlar Norveçlilerin aksine dünyanın en fakir topraklarında yaşıyorlardı. Futboldan para kazanmıyorlardı, geçimlerini temin etmek için günde 1 dolar karşılığında 8 saat taş kırmaları gerekiyordu. Üstelik turnuvada da oynadıkları her maçı kaybediyorlardı… Ama inanır mısınız, onlar da çok mutluydu! Saatlerce sohbet ettik Sierra Leoneli sporcularla. Top oynamaya ve eğlenmeye gelmişlerdi Antalya’ya… Bizim protokolün saatler süren sıkıcı konuşmaları sırasında da gülümsüyorlar ve tamtam çalıyorlardı gönüllerince…
Aynı günlerde Türkiye ampüte milli takımı sporcularıyla da karşılaşıyorduk zaman zaman beraber kaldığımız otelin lobisinde… Sohbet de ediyorduk 5’er 10’ar dakika… Ama fazlasına izin vermiyordu teknik direktörleri! Bir kolları veya bir bacakları eksik olduğu için zaten sosyal hayatın içine yılda 360 gün girmeyen (esasında bizler bir kolumuz veya bir bacağımız fazla diye onlara uzak yaşadığımız için utanmamız gereken) adamları, oradaki 5 gün de sosyalleşmelerine engel olundu! Sierra Leoneli Musa’nın iki çocuğu olduğunu biliyoruz mesela ama bizim genç Barış’ın kaç kardeşi var, ne yer ne içer bilmiyoruz şu anda… Sempatik rehberleri Hüseyin ve Batıkan’ın rehberliğinde Sierra Leonelilerle bir ömür boyu irtibatta olacağız belki ama bir hatıra fotoğrafımız bile yok bizim milli sporcularımızla… Sebebi ise, ampüte milli takımımızın üzerindeki başarı baskısı imiş!
Halbuki efsanevi basketbolcu Charles Barkley ne güzel söylemiş o konuda: “Bizim üzerimizde baskı falan yok. Sporda baskı yoktur zaten… Baskı dediğiniz, evinde ekmek bekleyen iki çocuğu için çalışmak zorunda olan memurun üzerinde vardır. Sporcunun değil…”
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS