
Hürriyet Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Uğur Meleke ve Güntekin Onay haftanın gelişmelerini değerlendirdi.
SORU 1) Lig yarışını doludizgin sürdüren Fenerbahçe ve Konyaspor, bu haftaki maçlarını da kazandılar. Sarı lacivertlilerde İsmail Kartal’ın bu parlak performansına rağmen teknik direktörlüğe Jorge Jesus’un getirileceği söylentilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
MANCHESTER UNITED MODELi OLABiLiR
Gerçekten zor bir karar. Jesus büyük bir teknik adam. Eğer futbolu hâlâ seviyorsa, hâlâ çalışmak için iştahlıysa kolay kolay ‘Hayır’ diyebileceğiniz bir isim değil. Cruyff modelini benimser, geriden pasla çıkan, sadece kazanmayı değil eğlendirmeyi amaçlayan, ofansif mantalitesiyle çalıştığı her santrforunu yıldız yapan bir teknik adamdır. Cardozo, Teofilo, Gomis… Bir sürü örnek var Jesus’la uçan… Ancak İsmail Kartal’ı bu performansından sonra kaybetmek de akıl dışı. Acaba Manchester United’ın gelecek sezon Rangnick’e vereceği ‘danışman’ rolünü Fenerbahçe de İsmail Kartal’a mı önerse?
SORU 2) Aylardır açık farkla zirvede yer alan Trabzonspor, 38 yıl aradan sonra büyük sükseyle gelen şampiyonluğa artık 1 puan mesafede. Siz bordo mavililerdeki bu yapılanmanın 1 yıllık mı yoksa daha uzun vadeli mi başarılı olacağını düşünüyorsunuz?
TEDBiR ALDILAR
Bu sezon şampiyonlukta anahtar rol oynayan oyuncuların yaşlandığı bir gerçek: Hamsik’in, Nwakaeme’nin, Visca’nın, Peres’in, Djaniny’nin gelecek sezonlarda ne vereceklerini kestirmek şu anda çok kolay değil. Ancak Trabzon’un bu yıl transfer de Taha gibi, Batuhan gibi, Enis ve Emrehan gibi önemli genç yetenekleri de kadrosuna kattığını düşününce, kadro dönüşümüne ihtiyaç duyulursa bunu da başara bileceklerini söyleyebiliriz.
SORU 3) Valerien Ismael, 3-0 kaybettikleri Kasımpaşa maçından sonra, “Mesele 3’lü ya da 4’lü oynamak değil. Hatalar olunca nasıl oynadığınız fark etmiyor” dedi. Bu sizce doğru bir yaklaşım mı?
SiSTEM KADROYA UYGUN OLMALI
Maalesef bu açıklamaları, Pereira’nın demeçlerine benzetiyorum. Evet, bence de mesele 3’lü-4’lü oynamak değil. Mesele alanı doğru parsellemek, bütüncül oynamak, topluca hücum etmek, topluca savunmak. Ve oyuncu listen neye uygunsa, formasyonu öyle belirlemek. Peki madem mesele 3’lü-4’lü meselesi değil; neden İsmael çalıştığı son 4 takımda 160 maçın tamamında üçlü savunmayı tercih etmiş? Beşiktaş kaotik bir futbol sergiliyor, hızlı oynamakla telaşlı oynamayı karıştırıyor. Pazartesi Kasımpaşa’nın bir sistemi vardı, Beşiktaş’ın ise acelesi. Maçın özeti bu.
SORU 4) Yeni Malatyaspor ve Göztepe düştü, Altay ile Rizespor’un işi mucizelere kaldı. Alt taraftaki takımların bu kadar erken kopması ve çabalarının zayıflığı Süper Lig için enteresan değil mi?
YÖNETiM BECERiKSiZLiĞi
Ben de bu sezon dört takımın birden bu kadar erken kopmalarını beklemiyordum doğrusu. Ancak küme düşmeleri kesinle şen takımların hikayelerini incelediğimizde benzer sebepler gözlemliyoruz: Yönetim beceriksizlikleri. Altay’ın Serkan Özbalta’yla, Göztepe’nin Nestor el Maestro’yla yolları ayırmaları gerçekten inanılmaz kararlardı. Zaten o kararları aldıkları gün fişi de çekmişlerdi. Çaykur Rizespor ve Yeni Malatyaspor ise zaten uzun yıllardır çok kötü yönetilen takımlar.
SORU 5) Hemen herkesin ‘iyi oynamadığı’ konusunda hemfikir olduğu Galatasaray’ın son 9 maçta 6 galibiyet almasını nasıl değerlendirmeli? Bunlar bireysel yeteneklerin marifeti mi?
PULGAR’I 2.5 AY SAKLAMASI iLGiNÇ
Ben de Galatasaray’ın Malatya ve Altay’ı yenerken çok iyi oynamadığını düşünenlerdenim. Muhtemelen kulüpteki gelişmeleri takip eden Torrent, sezonun kalan bölümünde sonuç odaklı düşünüyor ve tecrübelilerle hanesine daha fazla galibiyet yazmayı hedefliyor. Önceki hafta Halil iyi oynarken çıkmış, yerine giren Gomis 20 dakikada sadece 4 kez topla buluşmuştu. Torrent o 4 topla buluşmayı beğenmiş olmalı ki İzmir’de de Gomis’le başladı! Ayrıca Pulgar’ı 2.5 ay saklayıp takımı Taylan-Berkan’a mahkûm etmesi de enteresan.
SORU 6) Hem Torrent hem İsmael, çok gol kaçırdıklarından yakınıp, “Golcümüz yok” dedi. Bu kadar gol kaçması, forvetlerin kalitesiyle mi ilgili? Galatasaray ve Beşiktaş transferde buna mı ağırlık vermeli?
GOLCÜDEN YANA ŞANSSIZ
Bu da aslında netameli bir konu. Bazı teknik adamlar var ki geliştirdikleri oyun, santrfora bağımlı değildir. Guardiola’nın oyunu santrforsuz da olsa ritmini kaybetmez mesela. Ancak birkaç ay önce sevgili Güntekin (Onay) konseyde “Ben Süper Lig’de santrforuna rağmen şampiyon olan takım hatırlamıyorum” diye süper bir teşhis yapmıştı. Bu sezon gerçekten de Beşiktaş ve Galatasaray’ın santrfor noktasında şanssız olduklarını kabul etmek gerek.

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS