
Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Uğur Meleke ve Güntekin Onay haftanın gelişmelerini değerlendirdi
SORU 1- Fenerbahçe-Beşiktaş derbisinde iki takımı da üzen bir sonuç ortaya çıktı. Kalite yönünden beklediğiniz gibi bir maç oldu mu? Karşılaşmanın kaderinde teknik adamların seçimleri mi yoksa bazı futbolcuların performansları mı daha belirleyici oldu?
HAYALLER DEĞiL, KAYGILAR…
Kimsenin yenilmek istemediği, hayallerin değil, kaygıların ağır bastığı vasat bir derbiydi bence. Vitor Pereira’nın zaten bu maçlarda stratejisi belli: Topu rakibe bırakacak, geçiş kollayacak. İlk yarıda her şey onun istediği gibi gelişti. İkinci yarıda da aynen Antwerp maçında yaptığı gibi skoru koruyabileceğini zannetti ama başaramadı. Önder Karaveli biraz daha proaktif olsa, mesela oyunu rakip yarı alana yığmışken 60’larda Güven Yalçın’la forveti ikilese, kazanma şansı da olabilirdi.
SORU 2- Önder Karaveli’nin “Beşiktaş Teknik Direktörlüğü’ne talip misiniz?” sorusu üzerine söylediği “Ben futbolun içinde kalmaya, antrenörlük yapmaya, genç insanların hayatına dokunmaya talibim” sözlerine yorumlarınızı merak ediyorum
VARLIĞI MUTLULUK VERİCİ
Karaveli bana yıllar sonra Süleyman Seba tedrisatını hatırlatan bir isim oldu doğrusu. Heyecanlı ama saldırgan değil. İstekli ama talepkâr değil. Bu maçta Serdar yerine Necip’le başlaması, Güven’e hak ettiği dakikanın azını vermesi bence yanlış kararlardı. Ama Beşiktaş’ın yeni teknik ekibi içinde muhakkak bulunmalı. Yeni döneme Beşiktaş ruhu transferi yapabilecek bir isim çünkü. Karaveli bana ete kemiğe bürünmüş Beşiktaş hissi veriyor. Varlığı mutluluk verici.
SORU 3- Derbide Beşiktaş ile sahasından 2-2’lik beraberlikle ayrılan Fenerbahçe’de Pereira ile yollar ayrıldı. Sarı lacivertliler açısından bu doğru bir karar mıydı, bundan sonra ne yapmalılar?
KILAVUZ BELÖZOĞLU DÖNEMi OLMALI
Pereira’nın tek bir doğrusu vardı. Portekizli teknik direktör, doğrusuna, tutkuyla bağlıydı ancak sahip olduğu bu doğru, büyük takım gerçekleriyle örtüşmüyordu. Türkiye’de bir büyük takım Göztepe ile oynadıkları karşılaşmada 1-1’e razı olup İrfan Can’ı çıkarmaz. Antep’e 3-2 mağlupken kenarda Sosa-Pelkas’ı unutmaz. İyi futbol, iyi futbolcuyla oynanır. Pereira iyi futbol- iyi futbolcu sevmiyordu adeta. Sadece pragmatik futbol seviyordu. Fenerbahçe, Emre Belözoğlu döneminde iyi futbol oynuyordu. Büyük takım oyunu yansıtıyordu sahaya. Kılavuzları orası olmalı.
SORU 4- Trabzonspor, Hatay’ı 2 golle geçip 3 büyüklerle arasındaki farkı iyice açtı. Bordo mavililer için “Şamp…” diyebilir miyiz? Herhangi bir takımın onları yakalayabileceğine inanıyor musunuz?
PRAGMATiK OYUN FAKTÖRÜ
Trabzonspor’un Hatayspor’u yenip yenmemesinden ziyade nasıl bir strateji izleyeceklerini merak ediyordum ben. İlk 9 hafta dominant bir top oynamışlar, son 7 maçta pragmatik oyuna dönmüşlerdi. Hatayspor maçında ilk devre nihayet tekrar o baskın anlayışı uyguladılar. Vitesi 45 dakika ellerinde tuttular. Nefes aldırmadılar. Bu oyunu sürdürürlerse şampiyonluk Trabzon’un uhdesinde kalır. Ama pragmatik oyuna dönülürse süreklilik sağlanamaz. Benim fikrim bu.
SORU 5- G.Saraylılar, hakem Zorbay Küçük’ün kendilerine karşı argo kelimeler kullandığını iddia edip, “Cezalandırılmalı” dedi. Terim ve ekibinin bu isyanını nasıl değerlendiriyorsunuz?
SAYGI ÇiFT ŞERiTLi BiR YOLDUR
Tabii ki henüz hakem tarafını dinlemedik. Ki bu tarz meselelerde muhakkak MHK’nın saklandığı yerden çıkıp bir pozisyon alması lazım. G.Saray’ın iddialarına cevap vermeli. Kanıtlar ışığında bu iddialar ya doğrulanmalı ya da yalanlanmalı. Eğer hakemine haksızlık yapılıyorsa koruması, yapılmıyorsa cezalandırması lazım. Hiçbir sporcu hiçbir hakeme bu tarz sözcükler edemeyeceği gibi, hiçbir hakem de hiçbir sporcuyla böyle konuşamaz. Saygı çift şeritli bir yoldur, tek taraflı olmaz. Ayrıca “Go lan” nedir Allah aşkına? Bu İngilizce’ye mi FIFA kokartı taktık? Bravo gerçekten!
SORU 6- Süleyman Hurma’nın Ertuğrul Sağlam, Ömer Erdoğan, Şota, Şenol Can, Mutlu Topçu ve Farioli’nin ardından Volkan Demirel’i de teknik direktörlüğe başlatması için yorumunuz nedir?
SÜLEYMAN HURMA YETENEK AvCISI GiBi
Bütün dünyada böyle bir rüzgar söz konusu. Herkes Z jenerasyonuyla doğru bağı kurabilecek genç teknik adam arayışında. İş dünyasındaki headhunting (yetenek avcılığı) gibi. Süleyman Hurma da belli ki bu trendin farkında ve yetenek yakalamada usta. Ancak Francesco Farioli’yi gönderme kararı bence biraz erken alındı, onu da eklemeliyim.

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS