• ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
  • RADYO
  • VİDEO
Uğur Meleke resmi sayfası
  • ANA SAYFA
  • HÜRRİYET
  • PROGRAM
    • beIN Manşet, 25 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 20 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 19 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 18 Ocak 2021
    • beIN Manşet, 14 Ocak 2021
  • RADYO
    • Radyospor, 22 Mayıs 2018
    • Radyospor, 16 Mayıs 2018
    • Radyospor, 15 Mayıs 2018
    • Radyospor, 14 Mayıs 2018
    • Radyospor, 9 Mayıs 2018
  • VİDEO
    • beIN Sports, 22 Ocak 2021
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 23 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 19 Ağustos 2020
    • Şampiyonlar Ligi Özel, Nesine, 12 Ağustos 2020
    • Avrupa Ligi Özel, Nesine, 10 Ağustos 2020
  • Facebook

  • Twitter

  • Pinterest

  • Instagram

  • YouTube

  • RSS

Hürriyet

Hızlı takım, yavaş futbol

Hızlı takım, yavaş futbol
Uğur Meleke
Uğur Meleke
30 Aralık 2010

İLK YARININ ARDINDAN
3)FENERBAHÇE

Sezon başında ideal 11’inin yarısını ve formasyonunu değiştirmeyi deneyen, sonra kısmen geri adım atan Fenerbahçe, 4 ay sonunda hâlâ kimlik sorununu aşamadı. Kocaman, ikinci yarılarda hızlı takımıyla yavaş oynamayı, bağlasan durmayan futbolcularla skor korumayı denedi. Bu denemeler birkaç kupayla, 18 puana mâl oldu.
Kocaman’ın Temmuz 2010’daki transfer politikasına bakınca kafasında Alex’siz bir düzen olduğunu anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Kocaman çalıştığı her takımda 4-3-3 varyantlarını oynatmıştı; iki yeni transferi Stoch ve Dia da 4-3-3 oynayan ekiplerden gelmişlerdi. Bu düzene iki santrfordan (Niang ve Alex’ten) biri fazlaydı. Zaten Aykut Hoca da sezona Alex’siz başladı.
Özellikle Young Boys rövanşının ikinci devresindeki ve Trabzon maçının ilk saatindeki Alex’siz performanslar hayal kırıklığı olunca niyet değişti, mesele yine iki santrforun (Alex ve Niang’ın) arkasına dizilecek 8 adamı bulmaya dönüştü. Ama bu 8 adamı bulmak da kolay değildi. Çünkü iki yeni hızlı kanat Dia ve Stoch, eski takımlarında (4-3-3 oynandığı, arkalarında ikişer kanat savunucusu olduğu için) hemen hiç savunma yapmadan oynamaya alışmışlardı. Ama Fenerbahçe’nin 4-4-1-1 (bu Alex’le aslında 4-4-2) düzeninde kanatta oynuyorsanız, arkanızda sadece Gökhan veya Caner var! Yani defans yapmak zorundasınız.
Eldeki malzemeye uygun plan kurulmadığı için, ya da plana uygun malzeme alınmadığı için bu düzen de tam olarak oturmadı. Kocaman, 23 yaş altı (yani hâlâ kodlanmaya açık) Dia ve Stoch gibi gençleri geri getirmeyi başaramadı. Onlar geri gelmeyince orta sahayı Cristian’lı kurup kanatlardaki açığı kapatmaya kalktı. Kesici (ama son 3 haftaya kadar başka işe yaramayıcı) Cristian da Fenerbahçe’nin kimliksizliğine yağ sürdü: Sarı-lacivertliler, ligin en çok topa sahip olan ve en fazla pas yapan takımı olmalarına rağmen Trabzon’dan az pozisyona girdiler, Belediye’den az korner, Ankaragücü’nden az frikik attılar! İlk devrelerde Barcelona gibi saldırıp, ikinci yarılarda ender gelişen Osasuna ataklarına dönüştüler! Oysa böyle kaliteli bir kadronun orta sahası Selçuk+Colman gibi yetenekli bir ikili olmalıydı, mevcut kadroda buna en uygun ikili Emre+Topuz’du. Onların da ömrü iki maç oldu. 
Hızlı bir takım kurup yavaş futbol oynamanız mümkün değil. Bağlasan durmayan adamlarınız varken salt savunma yapmanız da. Eğer Fenerbahçe 90 dakika saldıran, maç boyunca topa sahip olmayı ve pozisyon üretmeyi hedefleyen bir takım olsaydı, aradaki kayıplar bu kadar göze batmazdı. Çünkü böyle planların oturması için 4 ay yeterli sayılmaz. Ama net bir hedefiniz yoksa, o planın oturmasına da yüzyıllar yetmez maalesef…

Dezavantajı
Şampiyonluk baskısı… Zaten hedefini ve planını oturtamamış bir takımken bir de ikinci yarıda kayba tahammülünüz yoksa işler sizin için daha da kötüye gidebilir. İlk iki maç, her zaman olduğu gibi Fenerbahçe için yine kritik.

Avantajı
Semih Şentürk… Hâlâ kötü giden işleri tek başına toparlama becerisine sahip. Hâlâ Portekizce bilmediği halde Alex’le en iyi anlaşan o. İkinci yarıda iki kritik maç kazandırıp ligin gidişatını etkileyebilir.

Transfer projeksiyonu
Lugano’nun sorumluluk tanımı çoktan değişmiş. Yobo da 2 diz operasyonu ve kiralık sözleşmesi sonrası Everton performansından çok uzak. Fenerbahçe’nin çok gol yemesinde stoperlerinin payı sanki görmezden geliniyor.

Satır başlarıyla Fenerbahçe
İlk yarının yıldızı: Alex de Souza
Artık bir “ofansif orta saha”  değil, “defansif santrfor”… Niang, Alex gibi 12 gol ve 5 asist yapsa yere göğe sığdıramazdık! Üstüne üstlük Alex, ara ara gelip orta sahaya da yardım ediyor. Alex artık Türkiye’nin iyi orta saha oyuncuları arasında değil ama ülkenin en iyi santrforu.

En çok yükseliş gösteren: Okan Alkan
Türkiye Kupası’ndaki Ankaragücü maçının kaybedilmesinde sakat ve yorgun Gökhan Gönül’ün büyük payı vardı. Kulübede oynamaya hazır Okan varken Kocaman’ın Gökhan’a bu kadar yüklenmesi de maalesef genç Mardinli’nin şanssızlığı…

En çok düşen: Semih Şentürk
Çağdaş evliyaların da sabrı bir yere kadarmış demek ki! 10 yıl kulübede beklemek sadece bebek yüzlü katil Solskjaer’e mahsusmuş! Niang’da bu denli düşüş varken Semih’in oynayamaması herhalde Semih’te de düşüş olduğuna delalettir.

En iyi transfer: Mamadou Niang
Konya maçına kadarki performansı Ferdinand, Hakan Şükür veya Amokachi tadı veriyordu. Konya’da Türkiye’de futbolun nasıl oynandığını görünce geriledi. Son 2 aydaki kuvvetsiz ve çekingen görüntüsü de galiba bu yüzden.

En kötü transfer: İlhan Eker
Biz onun milli takıma çıkmasını beklerken, o Fenerbahçe’nin beşinci stoperi konumuna düştü! Demek ki Osman Özdemir yönetimindeki bir kolej takımında Giray’la oynamak büyük bir şansmış.

Anahtar sayı: 4 gol
17 maçta 40 gol atan takımda orta saha oyuncularının katkısı sadece 4 sayı (2 Emre, 1 Stoch, 1 Topuz)… İkinci yarıda bu bölgede daha istikrarlı oynayan ve daha fazla kaleyi düşünen adamlarla sahaya çıkmak gerekliliği ortada.

Related Items
Yorum Yaz

Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et

Hürriyet
30 Aralık 2010
Uğur Meleke
Uğur Meleke

Related Items

Diğer Hürriyet İçerikleri

  • Devamı
    Türkiye Kupası maçının tekrarını mı yayınladılar?

    Bu maçın neredeyse aynısı, sadece 12 gün önce kupada oynanmış; Malatya oyunu yine kilitlemişti. Süper Lig’de oyun...

    Uğur Meleke 25 Ocak 2021
  • Devamı
    İki sanatçının ortak sergisi

    Dün ilk yarım saatte Trabzon’un kapalı savunmaları açma konusundaki sıkıntılarını hissettik ancak 35’te Ekuban’ın olağanüstü pasıyla kırdılar...

    Uğur Meleke 24 Ocak 2021
  • Devamı
    Hürriyet Futbol Konseyi, 23 Ocak 2021

    Hürriyet Futbol Konseyi’nde Mehmet Arslan, Güntekin Onay ve Uğur Meleke futbol gündemi değerlendirdi SORU 1- Beşiktaş, Galatasaray’ın...

    Uğur Meleke 23 Ocak 2021
  • Devamı
    “Futbol karın doyuruyor mu?” Hürriyet, 22 Ocak 2021

    Hürriyet yazarı Fulya Soybaş, son günlerde Prof. Dr. Özgür Demirtaş’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımın ardından ortaya...

    Uğur Meleke 22 Ocak 2021
  • Devamı
    Acaba üçüncü golü kim atacak?

    Karagümrük bu sezon Galatasaray’ı 2-1, Başakşehir’i 2-0 mağlup etti. Fenerbahçe’ye kaybetti ama şutlarda 13-8 üstündü. Yense de...

    Uğur Meleke 22 Ocak 2021
  • Devamı
    İlk golü atınca ‘Harlem’e dönüşüyorlar

    Fatih Terim bu iki ekipten ilkini daha çok tutuyor, kritik maçlara genelde onlarla başlıyor. Dün de tercihi...

    Uğur Meleke 21 Ocak 2021
  • Devamı
    19 faul ve 16 şut

    Bir Erol Bulut takımı oyuncusuysanız savunma yapmak zorundasınız. Dün dakikalar 67’yi gösteriyordu. Valencia önde baskıyla kazandığı top...

    Uğur Meleke 19 Ocak 2021
  • Devamı
    Rıdvan ve Josef fark yarattılar

    Genç Rıdvan her ofansif aksiyonun içinde vardı, Souza da klasik bir büyük maç oyuncusu gibiydi. Bu müsabakayı...

    Uğur Meleke 18 Ocak 2021

Copyright © 1999 Meleke.com

Sakin güç
11 küçük Şota