Hiddink, resmi görevinin ilk 35 günü içinde 4 eleme maçı oynadı. Bunların ikisi doğrudan rakiplerimiz Almanya ve Belçika’ya karşıydı ve galiba bu iki kritik maç öncesinde Terim’den devraldığı “milli kulüp” havasını bozmak istemiyordu. 2010 elemelerini oynayan oyunculardan kurulu bir takımla 4 maçı geçirdi, bu tercih belki de çok kritik 3-4 puanımıza mâl oldu.
Hiddink, Azerbaycan ve Avusturya sınavları arasındaki 5 buçuk ay içinse belli ki strateji değiştirdi. 2012-2014 takımlarını kurmak için şimdiden harekete geçti. Perşembe Dortmund-PSG, Cumartesi Trabzon-G.Birliği, Pazar F.Bahçe-G.Saray, Pazartesi Kayseri-Beşiktaş tribünlerinde 30’un üzerindeki Türk Milli Takım adayı oyuncuyu izledi.
Salı günü 16 yaş kategorisi bölge takımlarını karşı karşıya getiren Cumhuriyet Kupası maçlarındaydı. Şimdi de Oğuzhan Özyakup, Gökhan Töre, Jem Paul Karacan gibi değerli gençleri izlemek üzere İngiltere yolcusu…
Guus Hiddink, Mart’ta Bosphorus Otel’de yaptığı basın toplantısında Beylerbeyi’nde 7 gün masa başında oturmasının bir anlamı olmadığını, onun yerine Türkiye’de/Dünya’nın her yerinde Türk oyuncuları izlemesi gerektiğinin altını çizmişti. Benim de görüşüm bu yönde. Hiddink’in hafta içlerini hangi şehirde geçirdiğini, yılın kaç günü İstanbul’da kaldığını doğrusu merak etmiyorum. Onu Dortmund’da, Antep’te, Manisa’da, Londra’da tribünlerde görmek, Beylerbeyi’nde masa başında oturduğunu bilmekten daha değerli…
Hiddink sözünde durdu
Yorum Sayısı : 1
Bir Cevap Yazın

Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS