Paris St. Germain’li oyuncuları Marsilya deplasmanında gaz kokulu bir soyunma odası bekliyordu. Alman milli futbolcular da Fransa’ya giderken yanlarına koruma almışlardı. Anlaşılan biz Bern yolunda biraz fazla iyi niyetliydik.
Geçtiğimiz günlerde Stade Velodrome’da oynanan ve Fransız futbolunun en büyük kapışması kabul edilen Marsilya-Paris St. Germain maçında, bizim meşhur Karagümrük hadisesini aratmayan sahneler yaşandı. Başlama vuruşundan iki saat önce soyunma odalarına girmek üzere hareketlenen misafir PSG oyuncularını teknik direktörleri Fournier durdurdu, çünkü içerisi nefes alınmayacak biçimde gaz kokuyordu. Oyuncular yarım saat boyunca kendilerine yeni bir soyunma odası verilmesini koridorda ayakta, sigara içen görevlilerin arasında beklediler. Ondan daha kötüsü, önlerinden bir aşağı bir yukarı geçen ve sürekli olarak koridorda turlayan kişi, Marsilya taraftarı kırmızı noktalı bir oyuncuydu: Clara Morgane…
Bern’de milli takımımızın başına gelenler mâlum. “Tarafsız taraflar” hiçbirini görmedilerse, en azından Magnin’in taç atışı kullanmadan önce yedek kulübesine doğru yaptığı hareketi gördüler. Acaba biz de Bern’e giderken Almanlar gibi “bodyguard” mı tutsa idik? Öyle ya, Alman milli takımı sorumlusu Oliver Bierhoff, hiçbir şeyi şansa bırakmak istemediklerini, o yüzden Fransa’da takıma profesyonel koruma ekibinin eşlik ettiğini açıkladı. Korumalar, oyuncularla aynı uçakta uçtu, aynı otelde kaldı ve aynı yolla Almanya’ya geri döndüler. Halbuki, medeniyet timsali Avrupa Birliği’nin kurucu iki ülkesinden bahsediyoruz…
Geçtiğimiz haftalarda birlikte hatırlamıştık, Avrupa’nın en medeni ülkelerinde ırkçılığın futbol sahalarında ne boyuta geldiğini. Oysa “Barış mı görmek istiyorsunuz? Öyleyse sadece çimlere bakın” diyor, Avrupa kupalarında yer alan ilk Müslüman Arap takımı Bnei Sakhnin’in Yahudi oyuncusu Avi Danan: “Biz bir aile gibiyiz. Birçok Arap takım arkadaşımla akşamları ailece görüşüyoruz, ve doğrusunu söylemek gerekirse pek siyaset konuşmuyoruz. Tabii otobüslerde bombalar patlamadıysa veya Gazze’de arkadaşlarımın kardeşleri ölmediyse…”
Farklılık zenginliktir
Geçtiğimiz sezon UEFA Kupası ilk turunda St.James’ Park’ta en fazla kazanan futbolcusunun yıllığı, rakip bir oyuncunun haftalığının yarısı kadar, 20 bin pound olan bir İsrail temsilcisi Arap ekibi sahadaydı. Takımın teknik patronu bir Yahudi, Eyal Lachman. Takımda Arap oyuncular olduğu gibi, İsrailliler ve hatta yabancılar da vardı. “Başlangıçta İsrailli oyuncuları 25 bin nüfuslu bir Arap kentine getirmek zor oldu” diyor Lachman. “Ama Hapoel Tel Aviv’i yenerek İsrail Kupası’nı kazanmamızı sağlayan 4 golün üçünü bu Yahudi oyuncular attı. Onlara farklılıkları konuşmamalarını öneriyorum. Farklılık zenginliktir. Siz bundan sadece zevk alın”
Arap orta saha oyuncusu Khaled Khalily giriyor söze… “Bize rakip takım başkanı ‘hayvanlar’ yada ‘katiller’ şeklinde hitap ettiğinde, bizden çok Yahudi arkadaşlarımız üzülüyor ve utanıyor. Bize önemsemememizi söylüyorlar”. Eski Ulaştırma Bakanı Avigdor Liebermann, “Onlar başka bir ligi temsil ediyorlar. Hatta isimlerinde Sakhnin olması bile fazla. En fazla kendilerine Hapoel Nablus diyebilirler” şeklinde görüş bildiriyor Arap takımı için. Neyse ki Başbakan Ariel Şaron, eski bakan gibi ketum değil. Arnavut temsilcisini eleyerek Uefa Kupası’nda ön eleme turunu geçen Bnei’in başkanını bizzat arıyor, tebrik ediyor ve onlara Haifa’da yeni bir stadyum sözü veriyor…
Siz sadece çimlere bakın
Olayların merkezi İsrail’de gözler aslında Newcastle’dan önce Tel Aviv’e çevrilmişti. Ülkede oynanacak ilk Şampiyonlar Ligi maçının Yahudilerin yılbaşı tatiline denk gelmesi yine futbol dışı güruhları karşı karşıya getirdi. UEFA’ya maçın tarihinin değiştirilmesi için yapılan başvuru ‘Futbol aslında sadece futboldur’ gerekçesiyle reddedildi. O gece “Rosh Hashana Bayramı”nda saha dışında kutlamalar, saha içinde ise sadece futbol vardı. Kazanan mı? Siz sadece çimlere bakın.
Farklılık zenginliktir. Yarın gece Şükrü Saraçoğlu’nda da… Siz sadece çimlere bakın.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS