Antep maçı öncesi Aykut Hoca kendi takımından “Türkiye’nin topu en iyi dolaştıran ekibi” diye söz etmişti. Bu fikre katılırız/katılmayız (ki katılmak biraz zor), en azından Kocaman’ın ekibinin ligin ikinci devresinde yeniden böyle bir niyeti olduğunu söyleyebiliriz. Dün ilk yarıda bu arayıştan bolca kesitler izledik, Fenerbahçe sıkça 15-20 paslık bağlantılar yakaladı; bu sayede de kaleyi 45 dakikada tam 17 kez yokladı.
Caner kumanda pozisyonundaydı; yeni on numara Slovak forvet de, “Stoch de Souza” olabilmek için elinden gelen her şeyi yaptı. Emre-Cristian ve Topuz da yetenekli orta sahalar oldukları için ön alanda top dolaştırma konusunda çok becerikliydiler ama Manisa’da bu pas trafiğini katılacak kalitede olmayan bir santrforları vardı: Artık taraftarın “Henri Au Revoir (güle güle)” denmesinden mutluluk duyacağı “Güiza killer (Güiza öldürücü)” Bienvenu…
Bienvenu çalışkan, Bienvenu iyi niyetli. Bienvenu gol pozisyonlarına da giriyor; ama Aykut Hoca’nın tarif ettiği o pas trafiğine daha yetenekli santrfor gerekir gibi. Niang’ın kalitesi üst düzeydi, Semih formda olduğunda bu trafiğe yakışıyordu. Ama ne Bienvenu ne de gündemdeki Nobre’nin kalan 20 maçta Stoch’un-Caner’in birlikte oynamayı hayal ettikleri santrfor olduğunu zannetmiyorum.
Fenerbahçe dün kazandı; ama 80’le 95 arası neredeyse hiç net pozisyon üretemeden! Aslında 60-80 arası Fenerbahçe can havliyle bastırıyordu, herkes rakip kaleye yüklenmişti (hatta bu yüzden geride de olağanüstü açıklar veriliyordu). Ama Fenerbahçe o tempoyu yakalamışken, rakip kaleyi abluka altına almışken futbolcuların en son isteyeceği şey, oyunun sürekli durmasıdır herhalde. Lâkin Kocaman, 80’de Recep’i oyuna soktu. Özdeş, 83’te Bülent’i… Sonra Kocaman birkaç dakikadır kenarda olan Özer’i 84’te sahaya dahil etti.
O zaman da ben düşünmeden edemedim doğrusu: Özer, 80’de Recep’le birlikte oyuna girse (hatta 83’te Bülent’le girse dahi) Fenerbahçe’nin temposunun düşmemesi açısından daha hayırlı olmaz mıydı? Dün son 10+5 dakikada Fenerbahçe’nin 60-80 arasındaki temposunu koruyamamasında oyunun (değişikliklerle) sürekli durmasının etkisini yadsıyabilir misiniz? Doğrusu ben durum 1-1’ken Kocaman’ın oyuncu değişikliği için 80’i beklemesi kadar, Recep’le Özer’i bir arada sokmamasını da yadırgadım, anlayamadım dün…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS