Premier Lig’de sezonun kaderini genelde Noel sonrası oynanan yoğun fikstür belirler. Her kış, 15 günde 5 maçlık o yoğun dönemi fazla yıpranmadan atlatabilen ekip, genelde Mayıs’ı görebilen ekip olur. Süper Lig de, mini bir “Noel sonrası hediye günü” yaşıyor Cumhuriyet’i coşkuyla kutladığımız şu günlerde. İstanbul’un üç büyüğü, 12 günde 4 resmi maç oynuyorlar bu süreçte. Ve ligin şekli de netleşiyor bence yavaş yavaş. Fenerbahçe bu dönemdeki 4 maçında da 1-0 öne geçti; üçünü vites küçültüp böyle bitirdi. Sadece bir Olcan golüne engel olamadı. Galatasaray’sa 4 maçın üçünde 1-0 geriye düşen ekip oldu. Ama hiç vazgeçmediler, hep zorladılar, hep de geri dönmeyi başardılar.
Dün akşam Alper’in bireysel becerisiyle 1-0’ı bulan Fenerbahçe, hiç ikinci golü arayan bir görüntü vermedi. Pereira bu düşüncesini sürdürürse, 1-0’ı koruyamadığı günler başına iş açabilir kesinlikle. Galatasaray’sa 10’uncu dakikada ilk golü bulmasına rağmen durmadı, o yüzden de 45’te üçü bulup işi bitirdi zaten. Galiba Hamzaoğlu’nun da Pereira’dan en önemli artısı bu: Yanlış 11’ler çıkarabilse de, zaman zaman bazı oyuncularda lüzumsuz ısrar etse de, 1-0’la yetinmiyor. Hep fazlasını arıyor. O yüzden Galatasaray takımı, mağlup duruma düşse de tükenmiyor, vazgeçmiyor.
12 günde 4’üncü maçına çıkan ve ilk üçünde geriden gelebilmek için olağanüstü efor sarf eden sarı-kırmızılıların dünkü rotasyon kararı da doğru. Genç Denayer, Semih, Emre’nin arzuları, Hamzaoğlu’nun herkesi takım içinde tutabildiğinin göstergesi. Yasin’in de “büyüdükçe küçülmeyi” anlayamadığını görünce, sanki Sinan Gümüş’ün de 11’de olması için uygun bir maçtı bu. O fırsat kaçtı. Ama Jem dezavantajına rağmen Selçuk’un maestro performansı, Burak’ın gollerle dönüşü, Emre’nin yeteneklerini bıraktığı yerde aynen bulması iyi sinyaller. Galatasaray, Kasım’da oynayacağı 4 zorlu deplasman fikstürüne, Lizbon, Rize, Madrid ve Kasımpaşa döngüsüne daha geniş bir oyuncu listesiyle giriyor. Bu da şüphesiz bir Hamzaoğlu başarısı…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS