21 Eylül Dünya Barışı günü, futbol adına güzel sahnelerle süslendi bu sene… Musevi kaleci Aouate’nin Kefaret Günü ibadeti nedeniyle maç saatinin değiştirilmesi ve Müslüman Kanoute’nin bahis reklamlı formayı giymemesine gösterilen hoşgörü çok eski günleri hatırlattı bize. Hani herkesin arkadaş, hani oyunların sürdüğü günleri
Lyon’da doğup Fransız pasaportu taşımasına rağmen köklerini takip eden ve Mali milli takımı forması giyen Frederic Kanoute’nin yeri ayrıdır kalbimizde. Geçtiğimiz günlerde kulübü Sevilla’nın bahis firması 888.com’la yaptığı forma reklamı anlaşmasına uymak istemedi Kanoute. İslamiyet inancı gereği bir maça bahis firmasının reklamını kapatarak çıktı, daha sonra ise firmanın Afrika’daki açlara yardım sözü ile giydi reklamlı formayı.
Kanoute’nin kulübüyle anlaşmasının üstünden 1 hafta geçmedi ki, bu kez Deportivo’nun Musevi kalecisi Aouate’nin Kefaret Günü duası geldi gündeme. İsrailli file bekçisi, dini inanışına göre önümüzdeki Pazar gününün güneş batımından itibaren sadece dua etmekle mükellef. Pazar akşam 8’deki Real Sociedad maçı ise onun ibadet saatine denk geliyor. İspanya Futbol Federasyonu kulüplerle görüştü ve maçı 2 saat geriye, yani İsrailli Aouate’nin ibadetini bölmeyen saatlere çekti.
Keşke İsrailliler de Kana’da bölmeseydi Lübnanlıların ibadetini…
UEFA ve FIFA’nınsa bu konulardaki kararları tartışmalı. İki sezon önce İsrail’de oynanacak ilk Şampiyonlar Ligi maçı olan Maccabi Tel Aviv-Bayern Münih müsabakası, Musevilerin yılbaşı gününe denk gelmiş, ama UEFA maç gününü değiştirmeyi reddetmişti. O gece “Rosh Hashana” bayramında saha içinde mutsuz futbolcular, saha dışındaysa protestolar vardı maalesef…
Blatter ve karaborsa bilet satmakla meşgul ekibi, daha fazla düşünmeli sporcuların inançlarını, ve önce insan olduklarını…
Tabii biz de Balili’ye anlayış göstermiş olmamıza rağmen kat etmemiz gereken çok yol var inanca saygı konusunda… Belki şimdi mevzu kapandı, ve derdimiz yine kaşımak değil bu yarayı, ama Kezman hadisesini doğru analiz etmeden infaz ettik genç Sırp’ı… Bu üç parmaklı işaret, Sırbistan’da gençler arasında çok yaygın. Taraftarlar yapıyor, oyuncular yapıyor, hatta Sırbistan Ligi’ndeki herhangi bir yerel maçta bile futbolcuların büyük bölümü gollerini böyle kutluyorlar. “Zafer” anlamı taşıyor çoğu genç için bu işaret… Yetişkinlerin büyük bölümü içinse üç parmak üç ilaha dalalet ediyor: “Baba, oğul ve kutsal ruh”…
Pekala Ortodoks inanışına sahip Kezman da, bu işareti (aynen istavroz çıkaran binlerce oyuncu gibi) dini sebeplerle yapıyor olamaz mıydı? En azından ona sormadan bilemezdik bunu.
Ama sormadık… Sormadan infaz etmeyi, ve hatta 5 milyon dolarlık hayali tazminatlar üretmeyi uygun gördük, doğrusunu öğrenmek yerine…
Spor, özümüze dönmek için bir fırsat. Spor, arınmak, temizlenmek için bir yol… El değmemiş, kirlenmemiş, politize edilmemiş bir alan… Aynen cep telefonlarındaki “fabrika ayarlarına dön” tuşu gibi, bizi doğduğumuz günkü masumiyete, fabrika ayarlarına döndürecek bir araç… Birbirimizi, Aouate’yi de, Kanoute’yi de, Kezman’ı da, fabrika ayarlarında, tertemiz görmek, kabul etmek ve anlamak ümidiyle. Dünya barışı haftanız kutlu olsun.
http://www.milliyet.com.tr/2006/09/26/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS