Thierry Gilardi… 49 yaşındaydı. 1986 yılında Canal +’da başladığı spor yorumculuğuna TF1 kanalında devam ediyordu. 22 yıl boyunca, önemli spor müsabakalarında canlı yayın yorumcusu olarak görev yaptı. Fransız futbol seyircisi hâlâ, o meşhur Zidane-Materazzi hadisesini Gilardi’nin yorumlarıyla hatırlar.
3 yıldır özellikle milli maçlar ve Şampiyonlar Ligi müsabakalarında yorum yapıyordu ama Ağustos’taki olimpiyatlarda görev alacağı için de çok heyecanlıydı.
Zayıf kalbi, geçtiğimiz Salı günü bu kadar heyecanı kaldıramadı ve bir kriz sonucu durdu…
Onun kalbi durdu. Gilardi’nin zayıf kalbiyle birlikte Fransa’da da hayat durdu. Çarşamba gecesi Paris’te oynanan Fransa-İngiltere müsabakası öncesi, Gilardi anısına kusursuz bir saygı duruşu yapıldı. Fransız oyuncular kollarına siyah bantlar taktılar, teknik direktör Domenech, basın toplantısında yaşadığı duygu yoğunluğu nedeniyle müsabakanın kritiğini yapamadı.
Tüm bunlar size klasik anma ritüelleri gibi gelebilir. Ama daha fazlası var: 24 yaşındaki bir sporcu, belki Gilardi’nin olumsuz yorumlarına maruz kalmış, belki onun tarafından kıyasıya eleştirilmiş bir genç adam, Franck Ribery, attığı gol sonrası formasını çıkardı ve tişörtünde şöyle yazıyordu: “Bu, senin için Mösyö Gilardi”…
Bu hadise, ister istemez bir Türkiye fotoğrafını tetikledi beynimde… Oyuncuların kollarına siyah bant takılmış olması, bir dakikalık saygı duruşu gibi kitlesel jestlerden bahsetmiyorum… Bir sporcunun, bir spor yazarına karşı bireysel olarak sahnelediği bir sevgi/saygı gösterisi benim aradığım…
Belli ki, Gilardi Fransa’da çok beğeniliyordu, kamuoyu tarafından sevilen/sayılan bir kişilikti, bu durumda Türkiye’nin Gilardisi de şu anda Rıdvan Dilmen olabilir herhalde. Allah saklasın tabii, ama varsayalım R. Dilmen, ağır bir grip neticesinde hastaneye yatmak zorunda kaldı… Sizce, önümüzdeki hafta oynanacak Trabzon-Denizli maçında Hamidou, formasının altına Dilmen’e geçmiş olsun dilekleri bulunan bir tişört giyer mi?
Geçtiğimiz hafta Hamidou’nun yediği golden sonra, “Souleymanou’nun Galatasaray’a katkısı Simoviç’ten, Mondragon’dan fazla oldu” esprisini yapan Dilmen’le ilgili Kamerunlu kalecinin hisleri nasıldır sizce? Biz spor yorumcuları, oyuncuların (ekseriyetle de yabancı sporcuların) etten kemikten müteşekkil, kalbi ve duyguları olan insanlar olduğunu unutuyor muyuz acaba zaman zaman?
Sporcular mı suçlu?
50 yıldır Süper Lig’de yüzlerce yabancı futbolcu/teknik adam görev yaptı. Hâlâ spor magazin programlarına Prekazi’nin kebapçısıyla Uche’nin emlakçısı, bir de Hosiç’in köftecisinden gayrı çıkaracak bir şey bulamıyoruz. Hatta hava alanında omuzlarda karşıladığımız sporculara, bir sene sonra Ümraniye tesislerine giriş yasağı konuluyor ve neredeyse hiçbir yazar/yorumcu tepki koyamıyor bu duruma…
Yerliler için de durum farklı değil tabii… Milli takımın kaptanı basın tribününe olmadık bir hakarette bulunuyor ve sporcu arkadaşları onu ayıplamadığı gibi kendi aralarında bu hareket üstüne espri yapabiliyorlar…
Tüm bu tablo için, yalnızca sporcuları suçlamak mümkün mü?
Ne zaman Ribery’nin Gilardi’yi, Gilardi’nin de Ribery’yi sevdiği/saydığı kadar Dilmen Hamidou’yu veya İlhan Mansız Attila Gökçe’yi sevecek/sayacak, o zaman düzelecek belki bir şeyler…
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=511385
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS