TV görüntülerinde var mıydı bilemiyorum, ama Pazar akşamı İnönü’de Beşiktaş-Bursa maçını canlı takip edebilenlerden görenler olmuştur: İkinci yarıda tribünden atılan sarı renkli bir cisim (muhtemelen bir çakmak) dördüncü hakem Mürvet Sezer’in suratına isabet etti. Sezer, önce (acı nedeniyle) irkildi, sonra sahaya dönüp görevine devam etti. Hiçbir şey olmamış gibi… Sessizce… Böyle bir şeyin sizin başınıza geldiğini düşünün. Ya da böyle bir şeyin günlük hayatta Mürvet Sezer’in başına geldiğini.. Böyle mi davranırdı(k) acaba? Hiçbir şey olmamış gibi işimize devam etme olgunluğunu gösterebilir miydi(k)? Çelik gibi sinir ister bu davranış…
* * *
Geçtiğimiz hafta sonu, Süper Lig hakemlerinin Silivri’deki kampını ziyaret etme imkânı buldum. Diyetisyen gözetiminde yiyor/içiyor, spor hekimi, fizyoterapist, psikolog eşliğinde idmanlarını yapıyor, maç saatine kadar çalışıyorlar orada… Maçtan maça birbirlerini görmelerindense bir gün/bir gece iletişim kurma şansları oluyor, belki önceki haftanın pozisyonlarını kendi aralarında konuşuyorlar. Bu da kararlarda standardizasyon açısından faydalı.
Yakın gelecekte profesyonel hakemliğe geçmekten söz ediliyor, eğer böyle bir gelişme olacaksa, mevcut hakemlerin karar vermeleri açısından da bir geçiş dönemi uygulaması gibi bu…
Ama her şeyden önemlisi, benim Silivri’deki en önemli gözlemim, hakemler mutlulardı. Önceki gün futbol oynadıklarından bahsettiler, o gün de paintball oynamaya hazırlanıyorlardı. Hakemlerimizin kural bilgisi/kondisyon/yorum yeteneği açısından çok eksik olduklarını düşünmüyorum. En önemli sorunları, huzursuz/mutsuz olmaları…
Mürvet Sezer gibi sakince işini yaparken, yok yere suratına çakmak atılan insanların mutlu olmaya/morale çok ihtiyacı var. Silivri kampı, biraz morallendirmiş gibiydi onları…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS