
Kazakistan’ı son dönemde 3 kez 90 dakika izleme şansı bulmuştuk: Hollanda’ya, Çekler’e ve İstanbul’da bize karşı… Tamamı kendi liglerinde oynayan kapalı devre bir ekiple, çağ dışı bir sertlikte oynuyorlar. Hollanda’ya kısa süreli de olsa soğuk duş etkisi yaşatmalarının tek nedeni, hava toplarındaki hakimiyetleriydi. Zaten golü de bir kornerde stoper Abdulin’in kafasından bulmuşlardı. Çekler’e karşı son dakikalarda umutlanma nedenleri de aynıydı. Fin hakemin de biraz göz yummasıyla Kazaklar her kornerde ite kaka vurdular, yine stoper Logvinenko’nun iki kafa golüyle Çekler’i korkuttular. Yani sadece biz değil, dünyanın hangi milli takımı olursa olsun Kazak deplasmanına gidiyorsa tek endişesi kafa topları olur.
Üstelik 7 ay önce biz bu Kazaklar’la İstanbul’da karşılaştık. Kazaklar’ın dünkü 11’inin 8’i o maçta da ilk 11’deydi. Takım aynıydı, kapasiteleri aynıydı, görüntüleri aynıydı. Çoğunlukla iten kakan organize bir mahalle takımı yok muydu Telekom Arena’da, biz yanlış mı hatırlıyoruz? Öyleyse Terim 7 ay sonra sahaya neden bu kadar tutucu bir takımla çıktı ki? Evet, dün geceki Türkiye 11’i, (Hakan yerine Caner ya da Emre Taşdemir’le) ideal 11’imiz… Rakip Hollanda, Çek Cumhuriyeti ya da İzlanda’ysa kusursuza en yakın, en risksiz 11’le çıkmamız doğal. Ama rakip Kazakistan’sa, 9 kişiyle kapanacaksa, sadece kafa toplarıyla gol arayacaksa, dün B planı günü değil miydi sahi? 3 stoperinin boy ortalaması 1,89 olan bir takıma karşı ayakları çabuk, çalım atan, savunma dengesi bozabilecek Volkan’lar, Yasin’ler bir maçlık düşünülemez miydi? Yine de pozisyonlar bulduk, iyi vuran orta sahamız şutlar attı; ama ancak Umut girip B planını işlettikten sonra oyunu karşı kaleye yığabildik.
Üstat Çetin Altan şimdi on numara sağlıklı olsa, beni uyarırdı herhalde: “Arda şanslı bir gol attı, maçı kazandık, hâlâ oyunun içindeyiz. Enseyi karartmayalım” diye… Üstelik bu milli takım çok daha sevimli değil mi sahi? Letonyalılar’ı küçümseyen, sağa sola silah çeken, küfreden, boğaz kesen, tehdit eden takımı unutturma potansiyeli olan bir ekip değil mi? Arda’nın kaptan olduğu, Volkan Babacan’ın fileleri koruduğu, Gökhan Gönül gibi, Selçuk İnan gibi, Mehmet Topal gibi on numara beyefendilerin abilik yaptığı bu takımı, ulusal takım olarak benimsemek daha kolay olacak sanki. Umarım Fatih Terim, eski alışkanlıklara dönüp bu havayı değiştirmez. Çünkü bu hava, kazansak da kaybetsek de, güzel bir hava…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS