Sergen’in kariyeri Mehmet’in/Tümer’in/Hagi’nin yanında oynar mı sorusunu cevaplamakla geçti, Semih’in de gençliğini 4-3-1-2 sorunu yedi! “Semih-Güiza bir arada oynar mı” sorusunun Daum’un kafasındaki yanıtı belli ki “hayır” dı, ama Kasımpaşa önünde futbolcuların (+yöneticilerin +yorumcuların) isteğiyle bu formülü denedi. Alman teknik adama göre sonuç başarısız oldu (zaten önyargısı bu yöndeydi) ve muhtemelen bir daha da (Alex ve Daum, İstanbul’da olduğu sürece) F.Bahçe 4-3-1-2 başlamayacak.
Peki Daum haklı mı? Yani K.Paşa başarısızlığı 6 senedir kafa patlatılan soruya cevap oldu mu?
1- Çok santrfor = çok gol müdür?
Sanırım Daum’un kendi tezine dayanak olarak kullandığı basit gerçek, “çok santrforla oynamak, çok gol atacağınız anlamına gelmez”. Gerçekten de sahaya 4 santrforla çıkıp bir, 1 santrforla çıkıp dört gol atmanız çok da olasıdır. Bugün dünyanın en iyi kadrolarına sahip iki takımı Barcelona ve R.Madrid önceki hafta derbiye tek hedef santrforla çıktılar. Zaman zaman İspanya sadece Villa’yla, M.United sadece Rooney ile çıkıp tonla gol atıyorlar. Ellerinde bir çok iyi santrfor olmasına rağmen…
2- O zaman Ferguson’un elinde de Alex olsaydı böyle mi oynatırdı?
Salt bunu iddia etmek de güç. Önceki haftaki F.Bahçe-K.Paşa maçından sadece bir gün sonra Arsenal deplasmanına çıkan Chelsea, hemen hemen aynı “baklava görünümlü orta saha düzeni” yle oynadı: Dörtlü savunmanın önünde Mikel (FB’deki karşılığı Selçuk’tu), sağ içte Essien (Cristian), sol içte Lampard (M.Topuz), forvet arkasında J.Cole (Alex)… Santrforda da Anelka ve Drogba… Bu sistemle savunmalarında bariz bir açık vermedikleri gibi 3 tane de güzel gol atıp zaferle ayrıldılar Emirates’ten.
“Chelsea çok güçlü takım, bu oyuncular başka adamlar, bu standartlar Türkiye için yanıltıcı olur” diyenlerdenseniz bir de şu örneği inceleyelim: Kadıköy’de F.Bahçe karşısına çıkan K.Paşa da bire bir aynı düzende oynadı: 4’lü savunmanın önünde Yekta-Sedat-Murat üçlüsü, forvet arkasında Moritz ve santrforlar Cenk’le G.Güleç…
Üstelik Chelsea, Arsenal deplasmanına; Kasımpaşa da Kadıköy’de lider takımın önüne bu cesur düzenle çıkarken, F.Bahçe yarı puanında bile olmayan bir takımla sahasında oynuyordu! Ve ne Moritz, ne de J.Cole, Alex’ten daha defansif oyuncular sayılmazlar!
3- Öyleyse Kasımpaşa önündeki şaşkınlık nedendi? Hep sahanın boyuna
paylaşımını konuşuyoruz (4-4-2, 4-3-3 filan diye) ama bir takımın futbol zeminini enine de eşit bölüşmesi önemlidir değil mi? 15-20 yıl önceki maçları izliyoruz, orta yuvarlak çevresinde çim kalmamış, o bölgeler tümüyle kelleşmiş; taç çizgisi kenarlarıysa yemyeşil! Özellikle son 10 yılda atlet futbolcuların oranındaki artış, 105×68’lik sahanın her bir santimetrekaresinin sonuna kadar kullanılması zorunluluğunu doğurdu. (Belki de 4-3-3’ün popülerleşip, 3-5-2’nin demode olmasının bir nedeni de bu: Sahanın her bölgesinin eşit kullanılma ihtiyacı)
Şimdi futbol sahasını iki dikey çizgiyle zihninizde üçe bölün ve K.Paşa önündeki F.Bahçe’yi bu 3 bölgeye yerleştirin: Sağ parçada Gökhan ve çeyrek Cristian; sol parçada Carlos ve yarım Topuz; ortadaysa Lugano, Önder, Selçuk, Alex, Semih, Güiza, yarım Topuz ve Cristian… Yani Fenerbahçe’nin sahaya enine dizilişi neredeyse 1-8-1… Sahayı bu derece asimetrik parselleyen bir takımın da iki santrforla oynayıp oynayamayacağını bu maçta ölçümlemenin imkânsız olduğunu düşünüyorum bu yüzden.
4- Peki F.Bahçe’nin sorunu ne? Daum bu takımı sezon içinde/maç içinde dilediği bölümlerde 4-3-1-2 oynatabilir. O durumda da defansif arıza vermemek için de orta üçlüde Kazım-Santos’u değil, top rakibe geçtiğinde de oynamaya devam eden Topuz-Emre’yi seçebilir. Bu mümkün… Ama F.Bahçe’nin üst üste 3 maç kaybetmesinin altındaki neden Alex-Semih-Güiza meselesi değil gibi. Mesele, formsuz oyuncu sayısının çokluğu… Sezonu Temmuz’da açan Türk takımlarında da Kasım formsuzluğunun bir gelenek olduğunu hatırlayın. Üstüne bir de 24 resmi maçının hiçbirinin ilk yarısını yenik kapatmamış sarı-lacivertlilerin, ikinci yarılarda fizik düşüş gösterip 5 kez boynunun büküldüğünü ekleyin.
Geçen yıl Aragones bu sorunlarla karşılaşıp kulübesine döndüğünde orada İlhan, Ali Bilgin, Josico, Yasin, Maldonado, Gürhan, Burak’ı filan görüyor ve belki çare üretemiyordu. Oysa Daum’un, Eskişehir maçındaki kulübesine bakın: Emre, Güiza, Deivid, Özer, Uğur ve Deniz… Bu kadro zenginliğine çok az sahip oldu F.Bahçe… Ama Daum henüz Deivid, Uğur gibi denenmiş/başarılı olmuş, Özer gibi yetenekli seçeneklerini katamadı kadro rotasyonunun içine.
Eğer Aralık-Ocak’taki A.Gücü-Sheriff-Altay-E.Şehir-Tokat-Antalya maçları iyi değerlendirilip küskünler döndürülebilirse, Fenerbahçe ikinci yarıya 21-22 formda futbolcuyla girip, çehresini rahatlıkla değiştirebilir.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS