Dün Galatasaray Kopenhag’a karşı 90 dakika oynadı ve bu maçı kaybetti diye düşünürsek yanılırız, çünkü bu mağlubiyet, hafta sonu Arena’da Konya karşısında başladı. Mancini, sezonun en önemli maçı öncesi, iç sahada, 52 bin taraftar önünde, mütevazı Konya’ya karşı alternatif oyunculara şans veremediğinde, Riera’nın-Bruma’nın özgüvenini artıramadığında başladı bu mağlubiyet.
Hatta daha da geriden başlatabiliriz bu yenilgiyi: Terim’in sezon başı yaptığı oyuncu listesinde var olan 10 savunmacının 5’inin yabancı (Muslera, Eboue, Dany, Chedjou, Riera), 4’ünün de yüzde yüz güvenilmeyen yerliler (Eray, Gökhan, Hakan, Sabri) olarak seçildiğinde başladı bu yenilgi… Liginde altı yabancı sınırı olan bir büyük takım, sezona güvendiği tek bir yerli savunmacı (Semih) ile girdiğinde start verdi, vasat Kopenhag’a yenilmeye… Dünkü 90 dakika, sadece sahaya yansımasıydı/televizyon gösterisiydi, bu 3 ay önce başlayan yenilginin.
Göz göre göre, bağıra bağıra gelen yenilgiye son rötuşu yapan da Mancini oldu. City’de Silvalarla, Nasrilerle, Agüerolarla 4-2-3-1’den 4-4-2’ye rahatlıkla dönmeye alışmıştı İtalyan Hoca. Ama Aydın’la, Burak’la işler o kadar kolay olmayacaktı. Toure gibi, Milner gibi, Balotelli gibi yetenekli futbolcular ikinci pozisyonlarına çok kolay adapte olabiliyorlardı ama daha Galatasaray formasına alışamamış Brumaların Ceyhunların farklı roller almaya alışmaları öyle kolay değildi. Sezon ortasında göreve gelinen yeni bir takımda, üstelik elinizde 8-10 uluslararası yıldız yoksa fantastik denemeler çok riskliydi. O risklerin bedeli ağır ödendi. Galatasaray’ın en azından 4 puanla çıkması gereken Kopenhag dönemecinden, rakibini de oyuna katarak çıkması gerçekten acı.
Üstelik grupta iddiaya dahil olan Kopenhag, geride ufak bir baskıyla karşılaştığında eli ayağına dolanan bir takım hüviyetindeydi dün gece. Varsayalım ki kadro mühendisliği yanlış, varsayalım ki 11 yanlış, diyelim ki sistem yanlış… Bunların hepsi yanlış dahi olsa, dün her tarafı yanlış bir Galatasaray sadece cesaretle ön tarafta Kopenhaglı savunmacılara kalabalık bir pres yapsa, bu kadar yanlışa rağmen kolay bir galibiyetle çıkabilirdi oradan.
Neyse, sanırım zararı yok bu mağlubiyetin… Maç sonu başkan antrenöre uzun bir “geçmiş olsun”mesajı atmış, hoca da onu “Grazie Başkan” diye yanıtlamışsa herşey güllük gülistanlıktır herhalde. Gerisi de teferruat anlaşılan.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS