Cumartesi günü Dortmund, Köln’e karşı kötü bir sınav verdi, geriden çıkarken kaptırdığı toplar ve sol savunma hatalarıyla 2-1 mağlup oldu. Muhtemelen Klopp, pazartesi-salı bu hataları minimize edecek çareleri düşündü. Solda Risse’ye karşı kötü bir gün geçiren Grosskreutz riskini bir daha almadı, savunmacı Sokratis’i oraya monte etti. 430 gün sonra futbola dönen İlkay yetersizdi, onun formasını Bender’e verdi. İleride top tutamayan Immobile’yle Aubameyang değişikliği de zaten tüm Alman kamuoyunun beklentisi idi.
Dün gece Sokratis solda risk almayarak görevini yaptı. Bender ortada enerjikti. Aubameyang’ın performansı da ortada.
Cumartesi günü Galatasaray, Fenerbahçe’yi 2-1 yendi. İlk yarıdaki kötü futbol, ikinci yarıda Dzemaili’nin sola, Sneijder’ın merkeze yaklaşmasıyla çözüldü. Sneijder ve biraz da Olcan orta mesafe şutları ile ikinci yarıda gelen galibiyetin mimarları oldular. Muhtemelen Prandelli de pazartesi-salıyı Dortmund maçını düşünerek geçirdi. Ama o ne düşündü, Olcan’ı neden 18’e almadı, Pandev’i neden 11’e soktu, birşeyleri iyi yapmaya başlayan takımının hem formasyonunu hem de oyuncu listesini neden değiştirdi, anlamak güç.
Mancini ve Prandelli’ye saygı duymakla birlikte, hatta Prandelli’ye daha büyük saygı duymakla birlikte bu iki hocayla bir konuda aynı düşünmediğimi belirtmek zorundayım: İki hoca da iki yıldır galibiyet formüllerini sadece taktik tahtasındaki piyon dizilişini değiştirmekte arıyorlar. Oysa maçları tahtadaki piyonlar değil, adamlar kazanıyor. Golleri dizilişler değil, insanlar atıyor. Eğer futbolda galibiyete giden yegane yol diziliş değiştirmek olsaydı, son on yılın neredeyse tamamını 4-3-3 oynayarak geçiren Barcelona ve Chelsea’yi, rakip teknik direktörler çözmekte hiç sorun yaşamazlardı! Hatta bu iki takım her karşılaştıklarında da berabere kalırlardı bu durumda!
Kötü Selçuk sürekli oynarsa… İyi Olcan çıkıp, kötü Pandev girerse… Bugün belki Bursaspor’un-Eskişehirspor’un dahi mağlup olduğu bir maçta umut bağlamayacağı Dzemaili-Yasin-Emre üçlüsünde çare aranırsa… Birçok oyuncu istikrarla kötü olmalarına rağmen Furkan, Umut gibi alternatifler evde unutulursa, hiç denenmezse… Kısacası, iyi performansın karşılığı forma, kötünün karşılığı kulübe olmazsa, bir takımda adalet duygusunun yerleşmesi güç. Adaletin olmadığı yerde de düzen olması, huzur olması beklenemez zaten.
+++++++
Dortmund çok mu iyiydi?
Dün geceki Dortmund’un da en iyi günlerinden birini yaşamadığının altını çizmek gerek sanırım. Galatasaray, Arsenal karşısına çıkarken rakibin ideal orta üçlüsü Ramsey-Wilshere-Arteta yoktu; Flamini’den kendileri bile korkuyorlardı; ama sarı-kırmızılılar presi hiç düşünmedi, rakibinin bu açığını hiç değerlendiremedi.
Dortmund da savunma performansı anlamında çok kötü günler geçiriyordu Galatasaray karşısına çıkarken. Bu sene ligde her maçta gol yediler. Sakatlıktan dönen Hummels’in ilk 11’de olduğu 3 maçı da kaybettiler. Köln karşısında savunmaları öyle dengesizdi ki, rakiplerini hiç ofsayta düşüremediler. Üstelik çıkarken kaybettikleri toplarla da kabus yaşadılar.
Lâkin Galatasaray, Arsenal’den sonra Dortmund’a da hiç zorluk çıkaramadı maalesef. Maça önde basarak başlayamadı, ilk 15 dakika rakibi çekindirecek bir pres yapamadı. Çünkü 3 günde bir formasyonları değişiyor, çünkü ilk 15 dakika yeni yerlerinden/alanlarından emin olmaya çalışıyor sarı-kırmızılılar!
Şu gruptaki 4 ekibi de izledikten sonra Galatasaray’ın takım bütünlüğü ve birlikte hareket edebilme melekesi açısından Arsenal’le Dortmund’dan birkaç kilometre, Anderlecht’ten bile birkaç yüz metre geride olduğunu kabul etmemiz gerek.
+++++++
Yasin-Klopp meselesi
Dün gece Prandelli’nin Olcan-Bruma’yı 18’e almayıp Yasin’i almasının tek mantıklı açıklaması, bu oyuncunun Dortmund geçmişidir herhalde diye düşünüyor insan. Onun da ne kadar mantıklı olduğuna siz karar verin tabii!
Yasin de aynen Schmelzer gibi, Bender gibi Dortmund’un as takımına yerleşmeye çalışan bir gençken Klopp onu değil diğerlerini tercih etmişti yıllar önce. Yasin’in de bu anlamda Klopp’tan bir alacağı vardı ve bu maç bir ödeşme fırsatı olabilirdi kağıt üstünde.
Tamam, Bruma çok genç ve henüz performans istikrarı olmayan bir oyuncu. Ama bu takımın gol şansına sahip az sayıdaki adamından biri olan Olcan’ın üç gün içinde ilk 11’den ilk 18’in dışına düşmesi; Yasin’in ilk 18’in dışından Dortmund’a karşı 30 dakika alacak konuma çıkmasının nedeni buysa, Klopp büyük adammış gerçekten! Hem 4 yıl önce Yasin yerine Schmelzer gibi, Grosskreutz gibi harika tercihler yapmış. Hem de dün Galatasaray’da çekineceği az sayıdaki adamdan birinden, Olcan’dan kurtulmuş oldu 4 yıl önce yapmış olduğu bu tercihle.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS