Aynı lafları tekrar edip duruyoruz. Süper Lig’de daha 6 hafta dolmadı, iki teknik adam değişikliği yaşandı. Denizli Başkanı Ali İpek, ilk 3 maçında puan alamadığı için Erhan Altın’la yollarını ayırdı, arkasından “İyi ki hocayı göndermişiz” gibi laflar da etti, sanırım ilk 3 müsabakanın ikisinin G.Saray ve F.Bahçe’ye karşı oynandığını unutarak… Zira Denizlispor bu iki takımdan herhangi birini ligde en son 22 Kasım 2003’te yenmiş ve o günden bu yana Zafer Katrancı-Ali İpek ikilisi tam 11 hoca eskitmiş (Bulak, Atay, Sağlam, Hadzibegic, Kulaksızoğlu, Kurtar, Özbek, Yalçın, Kayıhan, Bakkal ve Altın)! Teknik adamlara yılda maksimum iki sözleşme hakkı tanıyan federasyon, kulüplere hâlâ bir sınırlama getirmiyor. Teknik direktörler örgütlenip haklarını adamakıllı koruma yoluna gitmiyor. Her gelen teknik adam, aldığı takımın fizik olarak iyi olmadığı ayıbına sığınmaya devam ediyor. Galiba artık bu konuda Şenes Erzik’in önerisiyle Platini’nin bir şeyler yapması gerek… Çünkü Doğu Avrupalılar kantarın topuzunu çoktan kaçırdı. Sadece Türkiye’de değil, Romanya ve Yunanistan’da yaşanan hadiseler de trajikomik…
Becali-Bergodi
Geçtiğimiz Perşembe gecesi, Steaua Bükreş-Sheriff maçının devre arası… Durum 0-0 ve Steaua’nun kızgın patronu Gigi Becali, soyunma odasına girip oyuncularla konuşmak istiyor. Bükreş ekibinin İtalyan teknik adamı Bergodi ise Becali’ye kibarca yerine dönmesini söylüyor. Becali bozulup koltuğuna dönüyor ama maçın sonunda da tahmin edebileceğiniz gibi film kopuyor. Rumen iş adamı ve politikacı Becali, hocasını kovduğunu kendisine bile değil, doğrudan medyaya açıklıyor. Olayın üstünden 24 saat geçmeden de Bergodi’nin yerine daha önceden de birlikte çalıştığı Stoichita’yı getiriyor. Becali’yi Galatasaray’ın 90’lı yılların sonlarında yaptığı sayısız Rumen ithalatından hatırlarsınız. Gigi, o yıllarda Rumen Ordusu ile yaptığı bir arsa değişimiyle milyonerliğe adım attı ki o günkü gazeteler, bu ticarette onlarca soru işareti olduğunu yazmışlar. 2003’te Steaua’nun hisselerinin yarısından fazlasını satın alarak karar mekanizmasını eline geçiren Becali, 2005’te iflas etti ama kulüpteki payını yeğenlerine satmak suretiyle Bükreş ekibindeki kontrolünü sürdürdü. İki kez seçimi kaybeden partisini değiştirerek 2009’da Avrupa Parlamentosu’na da girmeyi başaran Becali, Brüksel’e gidip meclisteki koltuğuna oturamadı. Çünkü çalınan arabasının etrafında gördüğü 3 kişiyi keyfi olarak günlerce alıkoyma suçu nedeniyle yurtdışına çıkma yasağı bulunuyor! Becali’nin futbol adamlığı kariyeri de enteresan… 2001’de bir televizyon şovunu basıp sunucusunu dövdüren bu adamın herhalde soyunma odasına sokulmadığı için Bergodi’yi kovmasına da şaşırmamak gerek.
Kokkalis-Zico
Perşembe gecesi Bükreş’te bu olaylar yaşanırken, Pire’de başka bir tanıdık isim Arthur Zico, Yunanistan şampiyonu Olympiakos’la yeni sözleşme imzalıyordu. Zico’yla kontratı imzalayan da bir Yunan iş adamı Socratis Kokkalis’ti. 1,2 milyarlık servetiyle dünyanın en zengin 500 iş adamı arasında bulunan 70 yaşındaki Kokkalis’in takımı Olympiakos, Yunan Ligi’nde son 13 yılda 12 kez şampiyon oldu. Takımın bu 12 şampiyonluğu kazandığı dönemde Kokkalis’in kovduğu hoca sayısı ise akıl dışı bir rakam: Tam 14! Yunanistan’ın en popüler futbol kulübü Olympiakos’un son 12 yıldaki 15’inci hocası Zico, Gürcü Timur Ketsbaia’nın yerine göreve geldi. Ketsbaia, 2004 ile 2009 yılları arasında çalıştırdığı Anorthosis’te Güney Kıbrıs futbolunun kaderini değiştiren adam olarak tarihe geçmişti. 2005’te Ş.Ligi ön elemesinde Trabzonspor’u eleyen Rum ekibi, 2008’de Devler Ligi’nde yer alan ilk G.Kıbrıs temsilcisi olmayı da başarmıştı. Malumunuz Ketsbaia, son derece kısıtlı imkânlarla son maç gününe kadar ilk 2 şansını sürdürmüştü. İşte o Ketsbaia’yı bu sezon başında Olympiakos’un başına getiren Kokkalis, sadece 6 resmi maçın ardından Gürcü hocanın görevine son verdi. Şimdi sıkı durun; Ketsbaia, Olympiakos’un başında çıktığı 6 maçta 5 galibiyet ve 1 beraberlik aldı. Onun yönetimindeki Yunan ekibi, bu 6 maçta 9 gol atarken, kalesinde henüz gol görmemişti! Yani Timur Ketsbaia, bir takımı 6 maç yönetip “gol yemeden kovulan hoca” olarak dünya futbol tarihine geçti.
***
Maça çıkmadan ayrılanını görmüştük (Karaman)… Namağlup kovulanını da görmüştük (Sağlam)… Ama sanırım gol yemeden kovulanı, bizim bile havsalamızın dışına çıktı! Bence Türkiye’deki birtakım günahsız(!) kulüp başkanları, acil Kokkalis’le tanışmalı, yöntemlerini geliştirmeli… İyi pazarlar, mutlu bayramlar.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS