Geçen sezon Manisa maçı sonrası, yaptığı kusursuz kadro seçimini “zum glück” (iyi ki, şans eseri) şeklinde ifade edecek kadar mütevazı olan bir adam, birkaç ayda ne hale geldi! Gerets, bu yazıyı da, spor sayfalarındaki hiçbir yazıyı da okuma. Hatta, spor programlarını da seyretme. İyi gelmiyor!
Geçtiğimiz Şubat ayıydı, Galatasaray-Vestel Manisa maçını (Bilgin Ağbi ile) televizyondan seyrediyorduk. Manisa’nın çok iyi başladığı maçta iki kritik değişiklik yapıp (Sabri ile Volkan’ı oyuna sokarak) galibiyetin mimarı olan Gerets’e son düdük çalar çalmaz mikrofon uzatılmış, Belçikalı gururlu, oyunu değerlendiriyordu. Spiker hemen söyledi tabii, “Çok yerinde değişiklikler yaptınız” diye, Gerets’in cevabı ise çok hoştu: “Evet, bazı oyuncuları değiştirdik. Allah’tan şanslıymışız, (zum glück) işler yolunda gitti”… O gün, alçakgönüllülüğü ile çok büyük sempatimi kazanmıştı Gerets…
Aradan 6-7 ay geçti, o sempatik Gerets de, ve dahi aynı derecede sempatik Tigana da ne hale geldi!.. İkisi de yöneltilen her soruya karşı son derece temkinli, cevaplarında azami kontrollü… Artık hiç espri yapmıyorlar, hatta yüzleri neredeyse hiç gülmüyor… Tigana, her basın toplantısı öncesinde son derece gergin, maçlarda ağzındaki şekeri parçalarcasına yiyor. Ve genel olarak, ikisinin de ruh halleri bozulmuş, sözleri belki çok sert değil, ama vücut dilleri çok kötü elektrik yayıyor etrafa…
Türkiye’de futbolu böyle kesif tatsız bir sinerji kaplamıştı, Perşembe günü Canal Plus’e röportaj veren Barthez bozdu Fransa’nın da havasını… Futbolun gülen yüzü, sporcu komedyeni Fabian -the fabulous (hayret verici)- Barthez, oyunu bırakma kararı aldı, kulüpsüz kalınca… Ben de Tigana’nın değil de, Barthez’in Beşiktaş’ın başında olduğunu düşündüm bir an…
Barthez olsa
Bu Barthez ki, 3 Temmuz 1998’te Dallas’ta Dünya Kupası çeyrek finali penaltılara kalmış, İtalyanlar/Fransızlar istisnasız herkes son derece gerginken, kulübeye yaslanmış, yardımcı hoca Philippe Bergeroo ile şakalaşmakla meşguldu. Biri uyuşturucu kullanarak, biri de hakeme tükürerek futbol hayatını iki kez sekteye uğratmış, Fransız basını tarafından en ağır eleştirilere maruz kalmış, ama bu zorlu dönemleri popüler sevgilisi ile sahillerde poz vererek geçirmişti.
Aynı sahnelerin Türkiye’de yaşandığını düşündüm de bir an, Barthez, Beşiktaş’ın kalesinde/veya başında olsa idi, bu rahat halini sürdürebilir miydi, emin olamadım. Acaba Tigana’yı, Gerets’i bu denli geren yazılı/görsel medya olarak biz mi suçluyuz, yoksa bu yazılanları/konuşulanları gereğinden fazla ciddiye alan onlar mı? Biz mi, eleştirirken daha dikkatli olmalıyız, onlar mı eleştiriye karşı daha anlayışlı? Sanırım ikisi de… Biz futbol efsanelerine/sağlam kariyerlere karşı asgari saygıyı yitirmemeli, onlar da her eleştiriyi duymamayı veya etkilenmemeyi öğrenmeliler.
Ya Tigana ile Gerets bu yazıları okumayacak, bu programları seyretmeyecek veya bu ülkede uzun süre kalamayacaklar. Her gün kötüye giden yüz ifadeleri öyle gösteriyor çünkü…
http://www1.milliyet.com.tr/2006/10/10/spor/ymeleke.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS