Önce 17 yaş altı Avrupa Futbol Şampiyonası’nı takip ettik yakından, sonra da 20 yaş altı Toulon Turnuvası’nı… Umudumuz iki bin onların yıldızlarını görmek, futbolun yeni sihirbazlarını okullarında tanıyıp, sabırsızlığımızı gidermekti.
Biz mi göremedik, onlar mı gizlendi bilinmez, ama -İşte budur- dediğimiz, ön methiyeye başlamak istediğimiz bir adam bile çıkmadı iki koca turnuvadan… Üstelik sadece oyuncular değil, teknik direktörler ve hakemler de hayal kırıklığından başka birşey değillerdi. İki turnuvadaki 16 takımın 13-14 tanesi önce gol yememeyi hedefliyorlardı. Anlaşılan genç hocaların da idolü Hiddink, Capello veya Mourinho…Hakemler de bir felaket. Çekingen ve tam tabiriyle -eyyamcı-.
17’liklerden göz kamaştıran yok, ama dikkat çeken var birkaç tane… Almanlarda1990’lı Toni Kroos ve 1989’lu Marko Marin umut vaat ettiler. 89 jenerasyonunda Rus Prudnikov’la, İspanyol Krkic’i de unutmamak lazım.
85-86-87 jenerasyonu ise zaten kısmen oynuyorlar birinci liglerde. Aralık 1987 doğumlu yani henüz 19’unun içindeki Arjantinli Maximiliano Morales, kısa boyu ve zayıf fiziğine rağmen çok etkiliydi ilk turda. Ama yarı finalleri göremediği için tam fikir sahibi olamadık Racing Club’ın genç yıldızı hakkında.
Şampiyon Fransa’da oyun karakteristiklerine uygun olarak DM pozisyonundaki bir oyuncu yıldızlaştı: Faty… Müdahaleleri çok temiz, topu oyuna sokuşu olağanüstü. Umudumuz onun da Patrick Vieira çizgisini izlemesi.
Ve finalin en iyi adamı, Hollandalı Ryan Donk. Dört dörtlük bir savunmacı. Bu isimlerin bir-iki tanesini ileride sıkça duyarız umarım. -İşte budur- diyemediğimiz için, umuyoruz ancak…
http://www.milliyet.com.tr/2006/05/26/spor/spo07.html
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS