1986 yapımı Amerikan filmi Hoosiers’ın idealist basketbol koçunu hatırlarsınız… Gene Hackman’ın canlandırdığı basketbol koçu karakteri, kadrosunda sadece beş kişi olduğu halde bir oyuncusu istediklerini yapmadığı için onu dışarı çıkarıp maçı dört adamla tamamlamayı göze alan sıra dışı bir hocadır. O maçı tabii ki farklı kaybederler, ama niyeti daha sonraki müsabakalarda söylediklerinin kayıtsız koşulsuz uygulanmasını sağlamaktır.
Rijkaard’ın Serdar Özkan’ın ısınırken yaşadığı problem sonrası Mehmet Batdal’ı değil, Emre Çolak’ı tercih etmesi aklıma o filmdeki basketbol koçunu getirdi. Aslında elindeki oyuncu listesine göre yapılabilecek en uygun tercih kanatlarda Kewell-Arda’yı, santrforda Batdal’ı kullanmaktı; ama genç santrforun ta Fenerbahçe maçının 60’ıncı dakikasından beri Rijkaard’la yıldızı barışmıyor. Belli ki Rijkaard’ın istediği, Mehmet’in yapmadığı bir şeyler var ve Hollandalı hoca elindeki tek sağlıklı santrforu kullanmama pahasına genç oyuncusuna birtakım dersler vermeye çalışıyor. Rijkaard’ın 79’da Arda’yı çıkarmasının altında da sanki böyle bir niyet var. Ama bu derslerin de bugün için Galatasaray’a faturası ortada…
Sabri yok, Pino yok, Baros henüz ısınıyor. Onların yerlerini alan Ali ve Emre iyi günlerinde değillerdi. Ama Galatasaray’ın duran toplarda yaşadığı problem artık (oyuncular üstü) kronik bir hal almış.
Lig Tv maç öncesi koridorlarda konuşulanları gösteriyor, Arda-Ayhan ikilisi diğer arkadaşlarına sürekli duran toplarla ilgili uyarılar yapıyorlar: “Kolay bir duran top golü yemeyelim. Herkes adamını biliyor!” sözleri bizim duyabildiklerimiz… 40’ta Sivasspor’un kazandığı sıradan bir yan topta (karar haklı ya da haksız olsun) Rijkaard’ın gösterdiği aşırı tepkiler de belli ki bu endişeyle ilgili. Endişeler haklı çıkıyor, 1,86’lık Ali Turan, 1,75’lik Bruno’ya kafayı vurduruyor. Kalan 50 dakikada da Galatasaray için artık hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Sanki yedikleri o tek golle maçı kaybetmiş gibi davranıyorlar.
Indianalı bir kolej basketbol takımının hikâyesinin anlatıldığı Hoosiers filmindeki idealist koç Dale’in tek işi takımına doğruları öğretmekti. Saha dışında problemleri olan bir adamdı ama oyuncularına model olmayı başarabilmişti. Rijkaard’sa (sportif başarısı/başarısızlığı bir yana) her geçen gün rol model olma şansını kaybediyor. Yedek kulübesinde sarı kart gören Gökhan’a gösterdiği tepkiye oyuncunun saygı duyması için, onun da Sivas’ın yardımcı antrenörü Soydaş’ın üstüne yürümemesi gerekirdi. Belli ki bu G.Saray filminin sonu, Hoosiers’ın sonu gibi olmayacak…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS