Şampiyonlar Ligi 5’inci hafta maçları tamamlandı, bir temsilcimiz Avrupa kupalarında Şubat’ı görmeyi garantiledi. İnşallah bu akşam Avrupa Ligi 5’inci maçlarının sonunda da Şubat yarışçılarımızın sayısı ikiye çıkacak.
Bu başarının bize 2014-15 Şampiyonlar Ligi gruplarına direkt takım gönderme anlamında avantaj sağladığını haftalardır okuyorsunuz zaten. Özellikle FB-AEL eşleşmesinin Türkiye-G.Kıbrıs yarışı açısından çok kritik olduğunu ve sarı-lacivertlilerin (en azından şimdilik) bizi ilk 12’de tutma yolunda önemli bir katkı yaptığını söyleyebiliriz. Ancak gözden kaçmaması gereken bir başka detay daha var: Son 3 yıl topladığımız puanlar itibariyle, sadece G.Kıbrıs’ın değil, İsviçre ve Çek Cumhuriyeti’nin de gerisindeyiz. Eğer önümüzdeki iki sezon bu ülkelerden 2-3 bin puan fazla toplayamazsak, 2010’lu yılların sonlarında Devler Ligi’ne direkt takım göndermek hayal olabilir. Ve bu noktada ister istemez UEFA’nın bize yaptığı büyük haksızlığı hatırlıyor insan: 2011-12 Avrupa kupalarına 4 takımla katıldık, puanlarımız beşe bölündü ve hâlâ uğradığımız o haksızlık telafi edilmedi. Dilerim Türkiye’den gaspedilen o 1,275 puanı önümüzdeki yıllarda aramayız…
Puanlama sistemi problemli
Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde geriden gelip ikinci sıraya tırmanarak büyük iş başardı, haklarını teslim etmek gerek. Ancak (şans kelimesini kullanınca Fatih Terim ne kadar kızsa da) bu sene G.Saray’ın kurada çok şanslı olduğunun altını çizmek de lazım. İkinci torbada Valencia, Benfica, Shakhtar, Zenit ve Schalke varken Braga’yı çekmek, zaten yolu yarılamak demekti. Braga’nın grup performansına bakılırsa ikinci torbada olmayı pek de hak etmediklerini söyleyebiliriz herhalde.
Bu noktada UEFA’nın Avrupa kupaları puanlama sistemine de bir eleştiri getirebilir sanırım: Son beş yılda sadece bir kez Devler Ligi’ne girmiş, dört kez “Kupa 2”de yarışmış Braga’nın bu sene “Kupa 1”de ikinci torbada olmasının tek bir sebebi var: UEFA’nın Devler Ligi’nde de, Avrupa Ligi’nde de galibiyete iki puan vermesi… Örneğin geçen sezon Avrupa Ligi şampiyonu Atletico’nun (34,171), Devler Ligi galibi Chelsea’den (33,050) daha fazla puan toplaması ne kadar adaletli, siz karar verin… İşte bu adaletsizlik, bir Avrupa Ligi takımı olan Braga’yı, Devler Ligi’nde ikinci torbaya sokabiliyor.
Sanırım UEFA’nın yapması gereken şu: Avrupa Ligi ve Devler Ligi için iki ayrı puanlama sistemi geliştirilmeli. Devler Ligi’nde galibiyete 3, Avrupa Ligi’nde 2 puan verilmesi sanki daha adaletli olacak gibi.
Fikstür yardımı
Tabii Galatasaray’a bu sene gruplarda yardım eden ikinci faktörü de unutmamak gerek: Manchester United’la beşinci maçı oynama avantajı…
Devler Ligi’nde gruplar belli olduktan sonra 4 takımın temsilcisi kendi aralarında bir kuraya daha giriyorlar; o da fikstürü belirliyor. Aslında fikstür bütün gruplarda belli: İlk hafta No2, No3’ü; No4, No1’i ağırlıyor. İkinci hafta 1’le 2, 3’le 4 oynuyor. Kurada sadece her takım kendi numarasını seçip, hazır fikstürdeki yerine yerleşiyor. Bu sene de H Grubu’nda Cluj 1, Manchester 2, Galatasaray 3, Braga 4 numaralı topları çekmişler.
Galatasaray’ın 3 numaralı topu çekmesi, Manchester’la 1 ve 5’inci hafta oynaması anlamına geliyor. Eğer sarı-kırmızılılar 3 yerine 4 numaralı topu çekseydiler, İngiliz deviyle üç ve dördüncü maç günlerinde oynayacak; dolayısıyla Manchester İstanbul’a birinciliği garantilemiş olarak gelemeyecekti.
Son söz
Galatasaray’a Ağustos’ta hem kura hem de fikstür yardım etti, doğru… Ama Salı akşamı yedek ağırlıklı Manchester United’ın dahi kadrosunda İngiliz milliler Welbeck, Jones ve Carrick, Meksika’nın yıldızı Hernandez’le Brezilyalı milliler Rafael ve Anderson’un varlığını da görmezden gelmemek lazım. Galatasaray’da Riera, Eboue, Melo, Amrabat ve Burak çok iyi oynadılar; haklı bir galibiyete imza attılar. Sarı-kırmızılılara can-ı gönülden tebrikler, Fenerbahçe’ye yürekten başarılar. Mutlu haftalar.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS