Manchester-Fenerbahçe maçı sonrası Mourinho’nun açıklamaları, sarı-lacivertli takım için kılavuz hüviyetindeydi bence: “Maça iki stoper, üç de durdurucu özellikli Neustadter-Topal-Souza ile başlayacaklarını biliyorduk. Bu kadar çok önlem oyuncusu varsa, karşılarına yaratıcı ve çabuk oyuncular koymalısınız. Biz de öyle yaptık ve kazandık”
Bu sözlerden Fenerbahçe’nin çıkaracağı ders şu: 10 stoperle oynamak gol yemeyeceğinizi, 10 forvet de çok gol atacağınızı garanti etmez. Her tezin bir antitezi var karşıda. Siz Fenerbahçe’yseniz tez üreten taraf olmalısınız. Dün akşam da Advocaat’ın üçlü ön stoper düzeninden vazgeçip Van Persie’yi on numarada kullanması en azından ilk yarıda biraz daha oynama şansı verdi Fenerbahçe’ye. Maçı kazanan yine Lens’in sihriydi ama Advocaat’ı korkularından az da olsa kurtulduğu için kutlamak gerek sanırım(!)
**
Manchesterzede, Bragazede’ye karşı
Geçen sezon ilk üçünün ikisini karşı karşıya getiren bu maçın böylesine düşük tempoda, seyir zevkinden bu denli uzak geçmesinin altında herhalde UEFA Avrupa Ligi yorgunluğunu aramak gerek. İlk 35 dakikada penaltı dışında şut yoktu oyunda. Sahaya çıkan 22 oyuncunun 15’i Perşembe gecesi Avrupa Ligi’nde de 11’lerderdi, müsabaka da Manchesterzedelerle Bragazedeler oyunu gibi yılgın bir görüntüdeydi zaten.
Aykut Kocaman geç de olsa Fenerbahçe’nin yılgınlığını sezdiği için devrede çılgın bir 4-1-3-2’ye döndü ama tercih ettiği oyuncularının isteğinin yetersiz olduğunu gözlemledim ben. Perşembe gecesi 11’de oynayan Milosevic-Bajic yerine Süper Lig’e ve futbola aç Ali Dere’nin girmesi belki de heyecan getirebilirdi sahaya. Halil İbrahim Sönmez çıktıktan sonra isyan eden kimse kalmadı zaten sahada.
**
Bir korner garipliği
Dakika 38’di, Konyaspor Ömer’le soldan bir korner kullanıyordu. Ceza alanı içine dikkat kesildik o anda; görüntü enteresandı: İki stoper Kjaer-Skrtel, Konyasporlu Abdülkerim’i bir arada tutarken, Douglas bomboş bekliyordu arkada. Ömer korneri Douglas’a kesti zaten, İskoç bek kötü bir vole vurdu topa. Bu garip savunma biçiminin sebebi neydi anlayamadık doğrusu.
**
Teknik direktör karnesi
Aykut Kocaman
46’da Jonsson’u stopere kaydırıp tek ön liberolu düzene dönmesi olumlu. Ama on numara oynayan Milosevic de, iki santrafor Rangelov-Bajiç de istenen verimin çok uzağındalardı ikinci yarıda.
Dick Advocaat
Alanya önünde bedenen Kadıköy’de olup, ruhen başka diyarlarda gezen Van der Wiel’ı (eğer sağlık sorunu yoksa ve) tercihen 18’e almıyorsa kararını destekliyorum, son derece adaletli buluyorum hatta.
**
Maçın yıldızı
Jeremain Lens
Herhalde verimi yüzde 30’larda idi. Ama onun yüzde otuzu bile takımının her şeyi şu anda.
**
Maçın hakemi
Bülent Yıldırım
70’te Skrtel’in koluna çarpan topta bilinç olduğunu sanmıyorum. 25’te de Abdülkerim’in penaltısı doğru karar.
**
Tribün
Bir şarkısın sen…
Bir şarkısın sen… Ömür boyu sürecek… Konya’da tribünler her zaman öyle güzel ki maçtan kopup 42’de söyledikleri şarkıya takılıyor insan.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS