Yalnızca Porto müsabakasını baz alarak değerlendirme yapmanın sağlıksız olduğunun farkındayım. F.Bahçe’nin bir ay içinde Kadıköy’de 2 Şampiyonlar Ligi maçında 6 puan kazanması ve bu kritikleri anlamsızlaştırması da pekâlâ mümkün. Lâkin sanki sarı-lacivertlilerde eksik olan yalnızca Porto’da kaybedilmiş o 3 puan değil, kazanılması gereken de yalnızca önündeki 6 puan değil…
Biliyorum, geçen yılki kadro, transferler/sakatlıklar nedeniyle ciddi bir darbe yemiş. 1 yıl önce Inter’i Kadıköy’de mağlup eden orta sahanın tamamı (Deivid, Deniz, Aurelio, Vederson) şu anda yok. Ama enteresandır, rakip Porto’nun da geçen sene aynı günlerde Liverpool’la deplasmanda berabere kalan savunma dörtlüsünün de (Bosingwa, J.Paulo, Alves, Fucile), 1 yıl sonra yalnızca biri (Alves) Fenerbahçe karşısında sahada… Üstelik de Alves’in yanındaki 3 adamın (Sapunaru, Rolando ve Benitez’in) en yaşlısı 84 doğumlu, en tecrübelisi de Porto formasını üçüncü kez giyiyor! Galiba mesele, yalnızca kadronun değişmesi değil… Öyleyse, Fenerbahçe’de bu sürede başka neler değişmiş, bir de onlara göz atmak gerek…
Mesela teknik adamlar… Jesualdo Ferreira, üç yıldır Porto’yu çalıştırıyor. 2004’te Şampiyonlar Ligi şampiyonu olmuş takımı henüz Devler Ligi’nde çeyrek finale çıkaramadı. Euro 2008 şampiyonu Aragones’inse Türkiye’de ilk sezonu… Mesela Deniz… Kadıköy’deki Inter maçına ilk 11’de çıkan orta saha dörtlüsünden, şu anda oynayabilir durumda olan tek oyuncu… Ama Porto karşısında 18’de yok, çünkü UEFA listesinde ismi yok! Mesela o listede PAF oyuncuları İbrahim Doğan var, Görkem Özkul var, Yasin Gurbet var, ama Deniz Barış yok! Çünkü Deniz, Aragones’le bir sürtüşme yaşamış ve İspanyol hoca da onu bir maç değil, bir ay değil, belki de bir yıl cezalandırmış, UEFA listesine dahi dahil etmemiş… Zico, eşini bir ay önce kaybetmiş Deniz’den Şampiyonlar Ligi ilk maçında faydalanabiliyorken, Aragones, bu oyuncudan tümüyle vazgeçmiş… Herhalde Deniz’in ne kadar iyi bir profesyonel olduğunu da, Aurelio’yu yitirmiş F.Bahçe’nin o mevkide ona ne kadar ihtiyaç duyduğunu da hatırlatmaya lüzum yok…
Mesela Kazım ve U.Boral… Birisi Euro 2008’in sürpriz yıldızı, diğeri daha 5-6 ay önce kurulan “Sevilla, Capel’in yerine Uğur’u almalı” cümlesindeki belirtili nesne! Şimdilerdeyse birisi, takımdan ayrılmak istediğini açıklamış, diğeri de oyundan çıkarken kendisini ıslıklayan taraftara ciddi bir tepki göstermiş durumda… Çünkü Aragones, görevdeki 9 resmi maçın 8’inde Burak/Kazım değişikliği yapmış, 7’sinde de Uğur’u oyundan çıkarmış… Bu iki oyuncu hangi performansları göstermiş olurlarsa olsunlar, skor ne durumda olursa olsun, genellikle 60’lı dakikalarda değişiklik tabelasında onların numarası yanmış… Ben, F.Bahçe maçlarının özellikle 50 ilâ 60’lı dakikaları arasında oyunu bırakıp sadece Uğur’la Kazım’ın jest ve mimiklerini takip ediyor, ruh hallerini anlamaya çalışıyorum. Herhalde o dakikaları çok sağlıklı geçiriyor olamazlar.
Ve mesela, Can, Yasin, Önder… Hacettepe mağlubiyeti faturası Can’a kesilmiş, genç oyuncu iki maçtır 18’e alınmıyor. Porto faturasını Yasin ödemiş, 11’deki yerini derhal Önder’e kaptırmış… Kadıköy’deki Gençlerbirliği maçını izlerken aklıma şu soru takıldı: “Eğer burada da Önder bir şanssızlık yaşar ve kritik bir hata yaparsa ne olacak?”. Edu iyileşmezse, Aragones bir sonraki maçta hangi stoperi sahaya sürecek? Zaten Edu-Lugano’nun bir sezon boyunca sakatlanmadan, ceza almadan 50 maçı eksiksiz oynamasını bekleyemezsiniz. Her hatada bir stoper harcanırsa, kaynaklar bir gün tükenmeyecek mi?
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS