Muhakkak duymuşsunuzdur: Geçtiğimiz hafta Belçika’da oynanan Anderlecht-S.Liege maçında saha geriliyor; S.Liegeli Witsel de, rakibi Wasilewski’nin bacağını (üstüne basmak suretiyle) kırıyor. Pozisyonun videosunu henüz görmediyseniz, bundan sonra da görmemenizi öneriyorum; insanın kanını donduruyor çünkü… Bacağı kırılan Wasil’in önce futbol hayatının bittiği söyleniyor, sonra sadece bu sezon oynamayacağı açıklanıyor. Witsel’e ise önce 11 maç ceza veriliyor, sonra Standard kulübünün itirazıyla ceza 8 maça indiriliyor ve dava UEFA’ya da taşınmıyor. Çünkü S.Liege bu sezon Ş.Ligi’nde iyi işler yapma potansiyeline sahip, çünkü Witsel onlar için çok önemli bir oyuncu!
Pozisyon sırasında Witsel’in davranışlarını izliyoruz. Sadece 20 yaşındaki bu çocuk, rakibinin ayağının feci durumunu görmesine rağmen umursamaz tavırlar içinde. Hatta hakeme itiraz etmeyi de ihmal etmiyor! Akıl almaz bir soğukkanlılık ve sükûnet… Normal şartlarda bu çocuğun en az bacağını kırdığı Wasil’in futboldan uzak kalacağı süre kadar ceza alması lazım. Bu süre içinde işin uzmanından “öfke kontrolü” konusunda destek de alması gerek. Ama nafile… Çünkü futbol kulüplerinin gözünü sadece hırs ve para bürümüş. Oyuncularına hiçbir günahı yokmuş gibi davranıyorlar; en iyi avukatları tutup, fizik biliminden faydalanan bir savunma hazırlatıp cezayı 8 maça indirtiyorlar. O gece yastığa başlarını koyduklarında gözlerinin önüne Wasil’in kırık bacağı gelmeyecek federasyon yetkilileri de dosyayı UEFA’ya aktarmıyorlar. Çünkü dava UEFA’ya giderse Witsel en az 4 maç ceza alacak! Bu da Belçika futbolunun Ş.Ligi’ndeki tek temsilcisi S.Liege’i derinden etkileyecek.
Bugün gelinen tablo şu: Bundan sonra Belçika’da başka iyi futbolcular, başka masum rakiplerinin ayaklarını kırabilir; çünkü böyle davranışlar, iyi futbolcular için neredeyse cezasız kalıyor. Oysa S.Liege Kulübü maçta hemen sonra çıkıp, bu hareketi tasvip etmediklerini, Witsel’i de federasyonu beklemeden ciddi bir süre için cezalandırdıklarını açıklasalardı eminim o gün Belçika futbolu için yeni bir gün olacaktı. Olmadı…
Witsel-Emre hattı
Baştan söyleyeyim, Witsel’in cani hareketi ile Emre’nin öfkesini kontrol edemediği davranışları arasında dağlar kadar fark var. Ama iki hadise sonrasında kulüp davranışları açısından bir benzerlik seziliyor ne yazık ki. Kadıköy’deki F.Bahçe-Manisa maçının 75’inci dakikası… Sarı-lacivertliler 2 puan kaybetmek üzereyken takım kaptanlarından Emre, büyük sorumsuzlukla rakibine küfrederek takımını 10 kişi bırakıyor. Bununla da yetinmiyor, Nizo’ya arkadan bir omuz atıyor, hakemi iki koluyla iterek sahneyi tamamlıyor. Sanırım tekrar etmeye lüzum yok, bunlar Emre’nin G.Saray’dan ve milli takımdan da ezberlediğimiz, alışkanlık haline getirdiği abartılı tepkiler. Kendisinin de televizyondan tekrarlarını izlediğinde pişman olduğuna inandığım lüzumsuz aşırılıklar. Ama bu çocuk sahada kendini kontrol edemiyor, yıllardır edemiyor, bundan sonra da edebileceğine dair bir veri yok elimizde. Peki tüm bu abartılı olayları izleyen ve normalde Emre’nin bu “aşırı öfkesini kontrol edememe problemi” üstüne kafa yorması gereken F.Bahçe yönetimi ne yapıyor? 2’si direkt kırmızı kart nedeniyle otomatik gelen, toplam 3 maçlık cezayı indirebilmek için tahkime başvuruyor. Gerekçe olarak da Emre’nin, ligin en fazla faul yapılan oyuncusu olduğunu ve bu öfke patlamalarının tahrik sonucu oluştuğunu söylüyorlar. Siz F.Bahçe olarak tahkime başvurduğunuzda da maalesef Emre’nin rakibine küfretmesi, hakemi itmesi sıradanlaşıyor; tahrik neticesinde oluşmuş doğal bir reaksiyon muamelesi görüyor. Bu (yetenekli ama kontrolsüz) sporcuyla daha önce çalışan G.Saray da böyle davrandı, milli takım hocaları ve TFF de böyle davrandı, şimdi F.Bahçe de böyle davranıyor. Oysa hemen Manisa maçı sonrası bir F.Bahçe yöneticisi çıkıp, “Sporcumuz Emre önemli bir hata yapmıştır, bu hataları da sıkça tekrarlamaktadır. TFF’nin vereceği cezayı beklemeden kulüp olarak onu filanca süre cezalandırdık” dese idi, belki de bundan sonrası Emre için daha farklı olacaktı. F.Bahçe için de… Hatta bu davranışı model kabul edecek Türkiye’deki diğer kulüpler ve sporcular için de…
Olmadı… Yine olmadı. Bundan sonra olacağına dair umudumuz da maalesef her geçen gün azalıyor. Maalesef…
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS