Aragones, F.Bahçe’de yeni bir oyun anlayışı tesis etmek istiyor. Her maçın üçte ikisinde topa sahip olarak kontrolü eline tutan, kısa ve hızlı paslarla rakibi yoran, “İspanya’08” deki gibi, Arsenal ve Barcelona’daki gibi bir anlayış… Gerçekten de biraz geriye gidip geçmişteki maçlar izlendiğinde, bugüne göre “pas mesafesi ortalaması” nın daha yüksek olduğu bir oyun oynandığı göze çarpıyor. Futbolda son dönemin gözde takımları, pas sayısı/yüzdesi yükselen, pas mesafesi ortalaması sürekli düşen ekipler… Bu anlayış, enerjisi yüksek (ekseriyetle genç) oyuncular istiyor, topu sürekli dolaştıran, top ayağından çıktığı anda yeni pozisyon alan, hücumun parçası olmaya devam eden oyuncular… Enerjisindeki eksikliği üstün yeteneğiyle kapatmaya çalışan maksimum 1-2 özel oyuncuya yer var bu tarz takımlarda.
Örneğin Arsenal, ilk 11’inde 23 yaş altı 9 oyuncu kullanıyor, onların üstün enerjileriyle topa sahip oluyor. Wenger, yetenek eksikliğini de takıma Nasri ve Arshavin’i katarak kapatmaya çalışıyor.
Barcelona, hem yetenekli hem de enerjik bir ekip, Alves, Xavi, Iniesta, Toure ve Messi’nin meziyetlerine Pique, Busquets, Krkic gibi gençleri katıp 2010’ların ideal futbol tanımına uyabiliyorlar.
İspanya’08 de böyle bir ekipti; orta sahası Senna, Xavi, Iniesta ve Silva’yla kusursuz pas bağlantıları kurabilen bir grupken, Aragones yine de her maçta 60’larda Cazorla, Fabregas ve Alonso gibi enerjik adamları sokup, o bölgeyi tazeliyordu. (Aragones’in F.Bahçe’de sürekli aynı dakikalarda aynı değişikliği yapma nedeni de bu. Skor/performans ne olursa olsun 60’larda orta sahayı oluşturan Uğur, Deivid, Selçuk, Emre’den üçü dışarı; Kazım, Gökhan, Vederson, Deniz’den üçü içeri)
45 dakikanın lideri
Sanırız bugünün F.Bahçe’si, bu kısa/hızlı pas trafiğini 90 dakikaya yayabilecek enerjide değil. Zaten maçlar 45’er dakika oynansaydı, F.Bahçe 18 hafta sonunda en yakın rakibinin 3 puan önünde 32 puanla lider olacaktı. Ama FB’2009’ un (Enerjisi yetersiz Carlos, Alex, Deivid, Emre ve yeteneği kısıtlı Edu, Selçuk, Uğur’la) 90 dakikayı “Bir İspanya’08 modeli” gibi oynaması mümkün olmuyor.
Bu durumda 3 ihtimal var gibi gözüküyor: Birincisi, Aragones, FB’2010’ u kurgulayacak; oyuncu listesini, oynatmak istediği modele uygun hale getirecek. Ki bizim bildiğimiz Aragones’in böyle bir niyeti varsa, Alex’le Carlos’un sözleşmesini uzatmak konusunda çok tereddüt ederdi.
İkinci ihtimal, Aragones’in yeni sezonda şablonundan fedakârlık etmesi, “sisteme göre oyuncu” değil “oyuncuya göre sistem” i benimsemesi (Bu, Zico’nun sahadaki özgürlük anlayışına dönmek demek, Aragones, bugüne kadar böyle bir hoca izlenimi vermedi).
Son ihtimali biliyorsunuz, Türkiye’de en alışık olduğumuz ihtimaldir, sorunlarımızın çoğunun temelinde de bu “son ihtimal” yatar hep zaten… Bu ihtimalin yaşanması da tabii F.Bahçe’nin 2010’da da idare edip, artık 2011 planı yapması demek.
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS