Galatasaray, 2000-01 Şampiyonlar Ligi ikinci tur B Grubu’nu ikinci bitirip, çeyrek finale çıktığında, o günkü prosedür itibariyle sadece 3 muhtemel rakibi vardı. Kalan üç grubun liderleri: Valencia, B.Münih ve R.Madrid… Bugün geriye dönüp bakıldığında, o yılki finali Valencia’yla Bayern oynadığına göre belki bir açıdan en iyi kura R.Madrid’miş denilebilir. Ama başka bir bakış açısıyla, eğer o günkü prosedür şu anki gibi olsaymış, yani 8 takım kuralsız şekilde eşleşse imiş, Galatasaray’ın muhtemel rakipleri arasında bir önceki yıl oynadığı Leeds ve Arsenal de yer alacaktı. Tabii o gün için Leeds veya Arsenal, son 3 yılda bu kupayı 2 kez almış R.Madrid tedirginliğine sebep olmayacaktı Galatasaray’da…
Fenerbahçe’nin bu yılki kuralarını da muhtemelen birkaç sene sonra daha sağlıklı değerlendirebiliriz, ama UEFA’nın kura prosedürleri ve kategorizasyonundaki istikrarsızlıklarına değinmek adına birkaç küçük not düşeceğiz buraya…
Çeyrek final kurasında bu yıla kadar uygulanan prosedür, takımları sadece 2007-08 Şampiyonlar Ligi’nde kazandıkları puanlara göre iki gruba ayıracak, Fenerbahçe’yle Chelsea ikinci torbada oldukları için birbirleriyle eşleşmeyeceklerdi. Eğer UEFA, Aralık 2007’de prosedürü değiştirmiş olmasaydı bugün Fenerbahçe’nin rakibi, M.United, Arsenal, Barcelona veya Roma idi. Tabii şimdi Chelsea olması mı daha avantajlı, yoksa bu 4 takımdan biri mi, cevabını şu dakika vermenin imkânsız olduğu bir soru…
Ama daha önemlisi, kuraların önceden ayarlandığı iddialarıyla da karşı karşıya olan UEFA’nın, bu yıl aralık ayında neden aniden iki torbalı düzenden vazgeçtiği merak konusu…
Mâlumunuz UEFA, 2009 itibariyle kupalarda birtakım değişikliklere gitti. UEFA Kupası gruplarında da artık dört takımlı, rövanşlı sistem uygulanacak. Intertoto tarihe karışıyor, Türkiye büyük ihtimalle ŞL’de 2, UEFA’da 3 takımla temsil edilecek. Yalnız (geçen yıl bu zamanlarda yine yazmıştık) esas problem, ülkelerin sıralanma biçiminde…
UEFA, katılımcı ülkeleri, son 5 yılda kazandıkları puanlar toplamına göre sıralıyor. Yani bu sezon Portekiz’in ŞL’de çeyrek finalisti yok, ama hâlâ Porto’nun 2004’teki şampiyonluğunun ekmeğini yiyorlar. UEFA bu 5 sezonu toplarken, yeni yılı eskisinden daha değerli kılacak bir katsayı uygulamalı. Örneğin 2006-07’de kazanılan puanların yüzde yüzünü katıyorsa, bir önceki yılın yüzde 80’ini, iki öncekinin yüzde 60’ını almak gibi…
Bir diğer sıkıntı da, UEFA Kupası ile Şampiyonlar Ligi’nde kazanılan puanların eşit olarak değerlendirmeye katılması… Son iki sezonu UEFA’da geçirip 25’er puan toplayan Sevilla’nın bu yıl ŞL’deki kazancı yalnızca 16 puan… Geçen sezonun UEFA finalisti Espanyol’un kazandığı puan 29, Milan’ınsa 24… İki kupanın eşitliği, ülkeleri sıralarken, bir “pozitif ayrımcılık” olarak kabul edilebilir, ama kulüpleri sıralarken bir adaletsizliğe sebep oluyor.
Mesela bu sezon bir hayal gerçekleşse ve Fenerbahçe, önündeki iki turu bir galibiyet-bir mağlubiyetle geçip, finalde de Ş.Ligi kupasını kaldırsa, toplayacağı puan sadece 23. Ülkesine, ŞL’de bir ekstra takım katkısı olması içinse ligde ilk ikiye girememesi gerek. Sonraki yıl ekstra UEFA bileti için 9’uncu sıraya tırmanmak lazım, ama 5 sene eşit olarak değerlendirmeye alındığı için Portekiz’le/Hollanda’yla başedemiyorsunuz.
Özetle, UEFA’nın, taze başarıyı sıcak ve ayrıcalıklı bir biçimde ödüllendirmesinde fayda var. Yoksa önümüzdeki sezon Ş.Ligi’nde 4 İngiliz-4 İspanyollu bir çeyrek final de sürpriz olmayacak kimseye.
http://www.milliyet.com.tr/Default.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=508772
Facebook
Twitter
Pinterest
Instagram
YouTube
RSS